Milena'ya Mektuplar; Franz Kafka'nın okuduğum ikinci kitabı. İlk "Dönüşüm" kitabını okumuştum. Franz Kafka'nın dili ve üslubu hakkında kısmen de olsa bilgi edindim. Bu kitapta ise Franz Kafka'nın Milena'ya yazmış olduğu mektuplar var. Mektuplaşmalar, birbirlerini tanıdıktan sonra Kafka'nın, Milena'ya eserlerini Çekçe diline çevirmesini rica etmesiyle devam ediyor. Zamanla birbirlerinin duygularına tercüman olan iki yazar.. Duyguları ve hissettikleri yaşadıkları hayatla devamlı zıtlaşan ve bu zıtlığın arasında kendi tutkularına yer vermeye çalıştıkça yıpranan iki kalp.. Uyandıkları her sabaha, aynı heyecanla kalkıp postaneye koşan mektuplara kavuşmayı dört gözle bekleyen âşina olduğumuzun dışında bir aşk. Kurgudan uzak sadece gerçekler. Geçmiş ve gelecek korkuları, hayatın acımasızlığı arasında sıkışıp kalıyor. Zayıflığını, güçsüzlüğünü, korkularını bir an olsun kenara bırakamayan bir adamdan sevdiği kadına yazmış olduğu mektuplar. Kitabı bitirdikten sonra aklımdan geçen tek kelime keşke oldu. Çünkü Franz Kafka'nın mektupları olmasına karşın Milena'nınkiler yok. Keşke onun mektupları da kitapta yer alsaydı. Onu da tanıma, yaşama fırsatını yakalamış olsaydık diyebildim. En büyük artısı Franz Kafka'nın iç dünyasını kendisinden dinleyeceğiniz olması. Genel olarak kitabı sevdim. Okumanızı tavsiye ederim.
