Milli Mücadelede İttihatçılık

Erik Jan Zürcher

Milli Mücadelede İttihatçılık Gönderileri

Milli Mücadelede İttihatçılık kitaplarını, Milli Mücadelede İttihatçılık sözleri ve alıntılarını, Milli Mücadelede İttihatçılık yazarlarını, Milli Mücadelede İttihatçılık yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Devrimler Tepkiler Ve İzmir suikasti
Mustafa Kemal, harap olan ülkenin yaralarını sarmasına zaman bırakmadan ve halkta doğan tedirginliğin yok olmasını beklemeksizin, birbiri ardınca reformlarını yapmaya başladı. 2 Eylül’de tekke ve türbeler kapatıldı. 25 Kasım’da fes kullanılması yasaklandı ve dindar Müslümanların gözünde bir kâfirlik simgesi olan şapka takılması
Demokrasiye İlk Darbe ve Dikta Rejimi
Şubat 1925’te Güneydoğu’da (Nakşibendi şeyhi) Şeyh Sait’in liderliğinde bir ayaklanma çıktı. Bu da TCF’nin sonu oldu.104 İsyanla baş edemeyeceği görülen Fethi 3 Mart 1925’te başvekillikten alındı ve başvekilliğe yeniden İsmet (İnönü) getirildi. Ertesi gün hükümete iki yıllık bir süre için olağanüstü yetkiler veren bir yasa (Takrir-i Sükûn Kanunu)
Reklam
Genc Cumhuriyet ve İlk Demokrasi
İktidar partisi içindeki kişisel ilişkiler artık öyle kötüleşmişti ki, işbirliği imkânsız hale gelmişti. Rauf’un cumhuriyetin ilanına tepkisi üzerine, o ve Refet partideki radikaller tarafından vatan haini sayıldılar ve hem meclisin hem de iktidar basınının (Ankara’da Hâkimiyet-i Milliye ve İstanbul’da Cumhuriyet) sürekli saldırılarına hedef
Musatafa Kemal Tekelleşiyor
Mustafa Kemal cumhurbaşkanı seçildikten sonra bile, hâlâ halife bir güç odağı oluşturabiliyordu. Mustafa Kemal bunu görmezlikten gelmemeye karar verdi ve halifeliği kaldırmaya hazırlandı. İki yıl önce yalnızca dinsel yetkileri olan bir halife fikrini kendisi ortaya attığı halde, şimdi bu fikri mecliste alay konusu yaptı. Mustafa Kemal’e harekete geçme fırsatı veren gene bir çeşit yabancı müdahale oldu. İki Hint Müslüman, Emir Ali ve Ağa Han, Başvekil İsmet’e (İnönü) yalnızca dinsel yetkileri olan bir halifenin İslâm dünyasında daha çok saygı uyandıracağını belirttikleri ve Türk hükümetinden halifenin daha önemli bir rol oynamasına imkân sağlanmasını istedikleri bir mektup yazdılar. Mektup daha Ankara’ya bile ulaşmadan, İstanbul basınında yayınlandı ve hükümeti destekleyen gazetelerce Türkiye’nin içişlerine hoşgörülemeyecek bir müdahale olarak gösterildi. Mustafa Kemal de 3 Mart 1924’te halifeliğin kaldırılmasına ilişkin bir önerge verdi. Bu önerge kabul edildi.
Tek Adamliga Karsi muhalafet
Yukarıda bahsettiğimiz gibi Temmuz 1923 seçimlerinde yalnızca Mustafa Kemal’in onayladığı adaylar seçildi. Ama yılın ikinci yarısında yeni bir muhalefet ortaya çıktı. İlgili kişilerin gene İttihatçı bir geçmişleri vardı, ama asıl önemleri Kurtuluş Savaşı’ndaki rollerinden kaynaklanmaktadır. Ulusal hareketin ilk liderleri, Anadolu’ya, Mustafa Kemal’le ya da ondan önce gitmiş olan [Refet (Bele) (1881-1963),91 Rauf (Orbay), Ali Fuat (Cebesoy), Kâzım (Karabekir) gibi] kişiler, Mustafa Kemal’i körü körüne izlemeye hazır olan ve onunla eski arkadaşlarının arasını açmaya çalışan Anadolu’ya görece geç gelenler tarafından gitgide geriye itildiklerini hissettiler. Bu grubun başını Kılıç Ali (1888-1971),92 Ali (Çetinkaya) (1878-1949),93 Recep (Peker) (1888-1950),94 İsmet (İnönü), Yunus Nadi (Abalıoğlu) gibi kişiler çekiyordu. Eski liderler, temel siyasal kararlarda kendilerine danışılmasının hakları olduğunu, ama çoğu zaman dışlandıklarını düşünüyorlardı.
Tek Adamlığa Giden Yolda
1921’de ulusal hareketin radikal kanadı Mustafa Kemal’in İtilaf Devletleriyle anlaşmak istediğinden şüphelendi ve onun yerine Enver’i getirmeye çalıştı. Enver Türk sınırlarına geldi ve onun tarafına geçen Trabzon’daki Milliyetçi örgütün yardımıyla ülkeye girmeye çalıştı. Ama yurtiçindeki İttihatçılarla yurtdışındakilerin çalışmalarının kötü koordinasyonu Kemalistlere etkili karşı önlemler alma imkânını verdi ve Sakarya zaferi, liderliği kaybetme tehlikesini ortadan kaldırdı.
Reklam
122 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.