Mehmet Altan'ın Hemen Kitap Yayınları'ndan çıkmış Milliyetçilik ve Çeteler isimli kitabı, gazetelerde yayımlanmış köşe yazılarından teşkil edilmiştir. Yetmiş beş köşe yazısını ve önsözü ihtiva eden bu eser; milliyetçilik ve küreselcilik kavramı, devlet-mafya-çete ilişkisi, SSCB'nin dağılmasının ardından Türkiye'deki paramiliter yapılanmanın durumu, Susurluk Skandalı, Gaffar Okkan Suikastı, faili meçhul (?) cinayetler, Andıç Skandalı, Şemdinli ilçesindeki Umut Kitabevinin bombalanması olayı gibi çeşitli konuları ele almaktadır. Eser; devlet ile mafyaların birbiri ile iç içe geçmesine, adalet mekanizmasının çeteleşmeden etkilenmesine ve devlet mekanizmaları aracığıyla insan haklarının yok sayılmasına mercek tutmaktadır. Mehmet Altan, tüm bu olumsuz durumların giderilebilmesi için öncelikli olarak hukuk devleti ilkesinin çalıştırılması ve devlet içindeki silahlı suç şebekelerinin tasfiye edilmesi gerekliliğini vurgulamaktadır. 90lı ve 2000li yıllara gazete köşelerinden bir bakış atmak isteyen tüm okurlara, "Milliyetçilik ve Çeteler" isimli bu eseri önerebilirim.
Yoksul ve sahipsiz insanlar, kimliklerini tuttukları kulübün taraftarlığında bulmak zorunda kalınca, futbol da bir oyun olmaktan çıkıp ölüm kalım meselesine dönüşüyor.
Az gelişmiş ülkelerde tüm toplumun beyni "resmi görüş" propagandasıyla formatlanıyor. Bunu sorgulayan herkesin de başı belaya giriyor. Bilmem dikkat ediyor musunuz, soykırımla ilgili haberlerin başına elbirliğiyle eklenen bir "sözde" lafı var.
Çağdaş bir hukuk devleti olabilmemiz için, sıradan bir Türk vatandaşının iki asır önceki "kuvvetler ayrılığı ilkesini", "hava-deniz-kara" üçlemesi sanmasına son vermemiz gerekiyor.
Bölgeye gelen huzur, bu uyuşturucu tacirlerinin uykusunu kaçırmış olmalı. Gaffar Okan, Güneydoğu'nun "bölünme" değil, "insanca muamele" istediğini ispat etti. Cenazesini, şimdiye kadar görülmemiş bir katılımla acılı bölge halkı kaldırdı. Bölünme paranoyası ve resmi söylem, bu olayla birlikte iyice mayasızlaştı.