Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Minah Gönderileri

Minah kitaplarını, Minah sözleri ve alıntılarını, Minah yazarlarını, Minah yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
196 Minha
YAPILAN AMELLER MÜRİDİN SİMASINDA GÖRÜLÜR.. "Yapılan her amelin kendine has bir eseri vardır ve bu eser amel edenin simasında belirir.. Kimi arifler, bunu müridlerinin simasında gördükleri gibi hangi amelden kaynaklandığını da bilirler.
22. Minha
MANEVÎ MESH Ancak günah işlemek sûretiyle manevî değişmeye duçar olanlar, manen çevrildikleri hayvanın ahlâkına müptela olurlar.. İşte böyle kimselerin tövbe istiğfar etmeleriyle tekrar eski süretlerine dönmeleri mümkün olabileceği gibi, tövbe etmedikleri takdirde bu hal üzerine ölmeleri de mümkündür.
Reklam
24. Minha
DÜNYA SEVGİSİ "Kişi, müslüman olmasına rağmen, öldükten sonra kabirde sırtının kıbleye dönük olduğu halde görülür. Bunun sebebi ise onun dünya sevgisiyle ölmüş olmasındandır."
23. Minha
MANEVİ DEĞİŞİMİN BELİRTİLERİ "Manevî çöküntüye (Mesh-i manevi) uğramanın alameti iki şeydir: İnsana vaaz ve nasihatin tesir etmemesi, işlenen günahlardan ötürü üzüntü ve keder hissedilmemesidir."
51. Minha
SOHBET ve ÇİLENİN FARKI Gavs-ı Hizânî [kuddise sırruhu] derdi ki: "Çilehanede kırk gün kalıp çile çeken bir mürid, bazı makam veya hallere ulaşabilir. Ancak Nakşibendi yolundaki bir sâlikin sohbet yoluyla elde ettiği manevî feyiz ve bereket apayrı bir şeydir. Sohbet onu daha olgun hale getirerek kemale erdirir."
33. Minha
KİMLERE "KADDESALLAHU SIRRAHU", KİMLERE "RAHMETULLAHİ ALEYH" DENİR Takdis (kaddesallahu sırrahu) ile anılan kimseler, tamamen nefislerinden kurtulan kimselerdir. Rahmet, 'Rahmetullahi aleyh' ile anılan kimseler ise kendilerinde nefislerinden bir parça kalmış, nefislerinden tamamıyla arınamamış kimselerdir."
Reklam
37. Minha
MÜRİD NİÇİN AĞLAR? Gavs-ı Hizânî [kuddise sırruhu] şöyle diyordu: "Seyr-i urûcî (mana alemine yükselme) makamında iken, kendisi için gurbet diyarı olan âlem-i halktan (dünya), asıl vatanı olan âlem-i emre (ervah) doğru yolculuk yapan mürid, kimi zaman ağlar." Gavs [kuddise sırruhu) bu durumu şu misalle örneklendirdi: "Bu durum aynen, bir gelinin çeyizini hazırlayıp gurbet vatanı olan baba evinden ayrılarak asıl yurdu ve barınağı olan kocasının evine giderken ki ağlamasına benzer."
Gavs-ı Hizânî [kuddise sırruhu] Şah-ı Nakşi- bend'den [kuddise sırruhu] şu nakillerde bulundu: "Dünya, bu taifenin (velilerin) nazarında önlerine konul- muş bir sofra gibidir; onların gözünden hiçbir şey gizli kalmaz. Benim nazarımda ise şu dünya, tırnağımın dış yüzü gibidir.
BAST-I ZAMAN
"Hakikaten bast-ı zaman hadisesi, aklın idrakinin dışında kalır; çoğu zaman akıl bu gibi meseleleri idrak etmekte zorlanır. Bu gibi meselelerin izahında akla danışılmaz. Allah azze ve celle dilediğini yapmaya muktedirdir. O'nun kudretinin karşısında hiçbir şey imkânsız değildir."
130. MİNHA BAST-I ZAMAN Gavs-ı Hizânî [kuddise sırruhu] bir sohbetlerinde "bast-ı zaman"dan bahsederek şöyle buyurdular: "Bast-ı zaman yani zamanın genişlemesi, Allah Teâlâ'nın izniyle, bazı evliyaların kerametleri arasında görülür."
Reklam
129. MİNHA TAYY-İ MEKAN Gavs hazretleri buyuruyor: "Tayy-i mekân, akşam ile yatsı vakti arasında gerçekleşir."
Bizim sükûtumuzdan fayda görmeyen, konuşmamızdan da fayda göremez!
Gerçek manada büyüklere evlat olmak, manen onlara vâris olmakla olur. Zahiren onların evladı olmak, onların manevî miraslarına vâris olmak için yeterli değildir.
Hâce Ubeydullah Ahrâr (ks)
Büyüklerin himmet ve bereketiyle, bu Nakşî silsilesi kıyamete kadar varlığını sürdürecektir.
Şu son asırlarda, bid’atlar karşısında, sünnet-i seniyye ile amel etmek, âdeta gece karanlığında, kendiliğinden ışık saçıp etrafı aydınlatan inci gibi olmuştur
241 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.