Minka Abla
Panait IstratiHigh Rated Minka Abla Reviews
You can find High Rated Minka Abla quotes, high rated Minka Abla book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.Score
7Out of 10
112 syf.
10/10 puan verdi
Özellikle çeviriyi yapanın ve yayın evinin hakkını vermek lazım. Çok güzel bir çalışma ortaya çıkardıkları için teşekkür ederim.
Eser, romanyada tuna nehri kıyısındaki bir köyde yaşayan Minka ablanın hayatı üzerine kurulu. Eserde her bir kişi bir sosyal kişiliği temsil ediyor. Bunlar üzerinden cereyan eden olayları anlatmaya gerek yok.
Beni daha çok etkileyen dönemin insanlarının nasıl bir sefalet içinde yaşadıklarının betimlemesi. Yazar o dönemin yaşantısının bir fotoğrafını çıkarmış resmen. Betimlemeler o kadar sade ve yalın ki yorulmadan o insanların arasında yaşadığını hissedebiliyor insan. Kim bilir Istratinin en büyük başarısı da budur belkide.
Cimri olan aslında cimri değildir, aşık olan aslında fedakar değildir, iyi olan ise alında iyidir. Aşk ve zengin olma hırsının savaşında kaybedenlerin olduğu gibi kazanan yoktur. Ama iyilik daima ayakta durur.
Toplum kendisine kahramanlar seçerken bir yandan da aynı toplumun yağmacı ve sefil ruhu insanı ikilemde bırakıyor.
Eser çok iyi çeviri çok iyi.
Hepimiz bir Sima olabiliriz ama asla bir Minkou olmamalıyız...
MİNKA ABLA-PANAİT İSTRATİ,128 sayfa
Panait İstrati ile tanışma kitabım olan Baragan’ın Dikenleri’ni okuduğumda sanki Yaşar Kemal İnce Memed okuyor gibi hissettim.O betimlemeler, o doğa tasvirleri,suların sesi,otların hışırtısı İstrati değil de büyük yazarımız Yaşar Kemal yazmış gibiydi.Şimdi okuduğum bu kitapta aynı zevki yaşattı bana.
Yine
DİKKAT SPOİ İÇERİR
Arkadaşımla yaptığımız bir challenge sonucu 10 farklı ülkeden kitap okumaya karar verdik.Minka Abla da Rumen bir yazarın kitabı. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki kitabı çok beğendim. Kitapta kelimelerin bir kısmı rumenceydi özellikle açıklamışlar o kısımları dokusu bozulmasın diye. Hatta kitapta Türk bir bekçi bile var. Neyse konuya dönecek olursak. Minka abla köyün en güzel ve en cömert kızıdır. Herkes ona bayılır çünkü herkese yardım eder ve bunu da mutlulukla yapar. Minkou ise onun sevgilisi ve ezelden beri birbirlerini severler. Ancak Minka'yı zengin Sima da sevmektedir ve babası o dönemde ailesi ne derse desin kızını Sima'ya verir. Sima da cömert hoşgörülü aklı başında bir gençtir ve Minka onu sevmeye başlar. Sima da onu rahat ettirmek istediği için sürekli daha çok çalışmaya başlar ancak Minka bunu yanlış anlar ve eşini para hırsı yüzünden hor görmeye başlar. Böylelikle eski sevgilisine kaçar. Sima eşine aşık olduğu için onu boşamaz ve Minka sevgilisiyle dost hayatı yaşamaya başlar. Bu süreçte Minka yine tüm köye yardım etmeye yoksulları doyurmaya başlasa da Minkou gün geçtikçe öfkeli birine dönüşür. Gözünü para hırsı bürür ve eşine şiddet uygular onu aldatır en sonunda da terk edip gider. Bu süreçte Sima Minka'yı takip etmeye devam eder ve gizliden gizliye ona yardım eder aşkından verem olur yine de Minka'nın karşısına çıkamaz öldüğünde mal varlığını Minka'ya bırakır. Minka ise çalışıp kendi işini kurar ve çocuğuyla birlikte mutlu bir hayat sürdürür. Keşke sevgi emekti deyip Sima'yı seçseydi ama olmadı.:(
Yazar ile tanışma kitabım oldu Minka Abla. Yazarın dilini sevdim ben, ancak yazarın betimlemeler ile olayları ve kişileri anlattığını söylemem gerek. Bunu bilerek kitaba başlayın.
"Balkanlar'ın Gorkisi" olarak bilinen yazar, bizi Tuna Nehri'ne kavuşmaya can atan Seret Deresi'nin etrafına kurulmuş bir köye götürüyor. Bu köyde yaşayan
"Fahriye komşum, Minka ablam" yazmışım zamanında kitabın son sayfasına. Elbisesi, örtüsü yırtık pırtık, kalan son gücüyle, ağlamaklı gözleriyle yürüyen türkan şoray tadı verdi bana bu kitap. Sonrasında Nerantzula da okunursa İstrati'nin nasıl kadınları yücelttiği ve onları nasıl anladığı çok daha iyi anlaşılır. Mahzun, güzel kitap.
Alıntı--
"ansızın hep bir ağızdan iki haykırtı işitildi:
-yuuh!.. yuuh!
hakarete uğrayanlarla geçenler, yere çivilenmiş gibi, durdular. minka, sapsarı kesilerek doğruldu. sima'yı gördü, anladı ve yeni bir yuha koparken, sağ kolunu aşıkının boynuna doladı. o da genç kadını belinden sardı. sonra birbirlerine yaslanarak, yüzleri derinden duyulmuş bir saadetle parıldarken, ağır, muntazam adımlarla, vakur bir tavırla ilerlediler ve ihtiraslı türkülerinin nakratını tutturdular:
şapte gışte potkovite leleo draga mea,
au plekat sı se mırite leleo draga mea
sima yerin dibine geçti. var kuvvetiyle bağırırken, minka, gözlerini ondan ayırmıyor, sallanarak yürüyor ve güzel dişlerinin hepsini göstererek gülüyordu.
baldırı çıplaklar alayının dudaklarında yuhaları dondu, yardakçılardan biri, elini bacağına vurarak sima'ya seslendi:
-yahu, babalık, senin yosman da yaman avratmış be!..."
