Hatta bu çocuklar artık ağlamıyorlar, bağırmıyorlardı. Pek ufak olanları bile ölüm nedir anlıyorlar ve bütün kuvvetleriyle kardeşlerine yahut karın da üstüne çıkmış bir oda, bir çalıya sarılıp bekliyorlardı. Boğazlarına bir bıçak batırıldığı vakit bir defa gözlerini kapayıp yüzlerini buruşturuyorlar, sonra ağızlarından kan akarak ölüyorlardı.
Şefik Bey'in iki oğlu, bir seneden beri "Gülşen'i İrfan" mektebine devam ediyorlardı. Vakıa hiçbir şey öğrenmiyorlar idiyse de evden gailerinin eksildiği ne devlet.
Hayat boş ve gelecek karanlıktı. İnsanları hayatın rekabetleri, ihtirasları, derin mücadeleleri içinde tesanütsüz(dayanışmasız), muavenetsiz(yardımsız) görüyordu.