Kitap öyle güzel bir mozaik oluşturuyor ki, tüm öyküleri okuyup şöyle uzaktan seyredince Çingene Kızı yanında halt ediyor neredeyse.
Portakal kokan Çukurova sokaklarından Bereketli Hilal'in koynuna, Kafkaslardan Balkanlara aşk hikayelerinden destan ve masallara geniş bir göğün altına serpilmiş öykülerden oluşuyor Misak'ın Aynaları. Thamadeler, Dengbejler, Hz.Ali'ler, Hüseyinler, Yılkılar, Kanaviçeler ve sevdalarla örülü sıcacık öyküler sizi bekliyor Misak'ın Aynalarında.
Kutlubay'ın dupduru, sımsıcak anlatımı hiç sıkmıyor. Dicle gibi akıyor tüm öyküler dimağınızdan içeri. Uzun zamandır elimde olmasına rağmen henüz okuduğum için pişmanlık duyduğum bir kitap. Sevgiyle öneriyorum. Kapağına da ayrı bir selam iletirken kitaptan altı çizili bir cümleyi de hemen şuracığa bırakmak isterim.
" Pencere, bir tavanı olan her yer için "dışarı" demek."