Her şey biricik bir kökenin açığa çıkıp yayılmasıyla dönüşmüştür ve dolayısıyla her şey aynı Yasaya tâbidir.
Sayfa 121Kitabı okudu
Antropokozmos kendisini Bilgiye yönelik bir kılavuz-öğretinin temeli gibi ve aynı zamanda düşüncenin bütün veçhelerinin biraraya geldiği bir merkez gibi gösterir ki, hem "materyalist" hem "spiritüel" bütün "felsefeler" bu veçhelere başvurabilir.
Sayfa 229Kitabı okudu
Alışkanlık, hakikati görmenin önündeki muhtemelen en büyük engeldir. Alışkanlık konuşurken ya da yazarken yaptığımız şeylerdeki nedenlerin ve amaçların farkına bile varmamamıza neden oluyor.
Sayfa 87Kitabı okudu
Yaratılışın ilk duyumsanabilir eseri, kutuplaşmayan Enerjiden hareketle, Sayılarda bölünmez Bir'den bölünebilir ilk birim olan İki'ye geçişi gösteren bir ilk oktavı içerir.
Sayfa 171Kitabı okudu
Bir hiyeroglifin anlamlarını çözebilmek için, tasvir edilen şeyin niteliklerini ve işlevlerini araştırmak gerekir; bir im/işaret birçok parçadan oluşuyorsa, onu oluşturan parçaların sentezini yaşayan anlamları içinde yapmak gerekir. Bu, betimlemede mutlak bir doğruluk gerektirir ve hiçbir yanlış bilgiye ya da ihmale izin vermez; ayrıca simetrinin bir ifade biçimi olduğunu, fakat estetik bir amacının olmadığını unutmamak gerekir.
Sayfa 23Kitabı okudu
Bilgeler, Eskiler, Yaratılışın ilk kademesinde, mineraller âleminde kendi imgelerini seçmek suretiyle, tohum için Kükürt, matris ya da töz için Cıva ve meyve (nihai form) için Tuz sembolünü benimsemişlerdir.
Gerçekten de metalik Cıva kükürt tarafından katı bir biçimde dondurulmuş olarak bulunur ve bu yolla ortaya çıkan ürün (kimyada Cıva Sülfür ya da Zincifre olarak adlandırılır) Tuzdur. Tuz daima nihai üründür ve nispeten değişmezdir.
Sayfa 153Kitabı okudu