"Ve dahi bir gün Resûlüllah sallallâhu aleyhi ve sellem Hazreti
Ali kerremellâhu vechehu ve radıyallâhu anhu hazretlerine saadet-
le "Ya Ali, sen namazın farzına, vâcibine, sünnetine, müstahabına
riayet etmek gereksin" dedikte ensardan bir zat buyurdu ki "Ya
Resûlallah, Hazreti Ali bunların cümlesini bilir, bize bu namazın
farzına, vâcibine, sünnetine, müstahabına riayet etmenin faziletini
beyan eyle, biz dahi ona göre amel edelim". Resûlullah sallallâhu
aleyhi ve sellem hazretleri buyurdular ki, “Ey benim ümmet ve asha-
bım, namaz Allahu azimü'ş-şan'ın hoşnut olduğudur, feriştehlerin
(meleklerin) sevdiğidir, peygamberlerinin sünnetidir, marifetin nuru-
dur, âmâlin efdalidir (amellerin en faziletlisidir), bedenin kuvvetidir,
rızkın berekâtıdır, canın nurudur, duanın kabulüdür, Melekü'l-mevt
(Ölüm meleği: Azrail) arasında şefaatçıdır, kabirde çerağdır, Münker
ve Nekir hazerâtına cevaptır, yevm-i kıyamette (kıyamet gününde)
üzerine sâyeban (gölgelik), Tamu (Cehennem) ile kendi arasında
perdedir. Sırat'ı yıldırım gibi geçiricidir, Uçmak'ta (Cennet'te) başına
tacdır, Cennet'in miftahı (anahtarı)dır. Bir kimse cemaat ile iki rekât
namaz kılsa, başlı başına yirmi yedi rekât namaz kılsa yine cemaat
ile kılınan ikinin sevabı ondan ziyadedir". Bir rivayette "başlı başına
bin rekât namaz kılsa yine cemaat ile kılınan ikinin sevabı ziyadedir."