Îmân-ı taklîdî, farzı, vâcibi, sünneti, müstehabı bilmez. Anasından,
babasından işitdiği gibi, inanır ve gördüğü gibi ibâdet yapar. Bu gibilerin îmânından korkulur. Ama sahihtir.
Îmân-ı istidlâlî, farzı, vâcibi, sünneti, müstehabı ve harâmı hem
bilir ve hem islâmiyyete uyar. İnanılacak şeyleri hem bilir, hem bildirir. Üstaddan, ilmihâl kitâbından öğrenmiş, bu gibilerin îmânı
kuvvetlidir.