Molla Sadra Felsefesinde Zaman Öğretisi ve Tarih Bilinci

Mahmut Meçin

En Eski Molla Sadra Felsefesinde Zaman Öğretisi ve Tarih Bilinci Sözleri ve Alıntıları

En Eski Molla Sadra Felsefesinde Zaman Öğretisi ve Tarih Bilinci sözleri ve alıntılarını, en eski Molla Sadra Felsefesinde Zaman Öğretisi ve Tarih Bilinci kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Augustinus, "Eğer biri bana zamanın ne olduğunu sormazsa, biliyorum; ama eğer biri bana sorup açıklamaya çalışmamı isterse, bilmiyorum." Zamanla en fazla ilgilenen İslam filozoflarından biri olan Fahreddin er-Razi ise zamanın hakikatine ulaşmanın zorluğu karşısında acziyetini şöyle ifade eder: " Bil ki ben şimdiye kadar zamanın gerçek hakikatine ulaşmış değilim." Zamanın soyut ve kompleks yapısı karşısında dile getirilen bu gibi itiraflara rağmen hakikatine ulaşma çabaları tarih boyunca daima var olagelmiştir.
Alemde bulunan hiçbir şeyin zamandan muaf olmaması nedeniyle kişinin kozmosa dair algısını ve ontolojik bakış açısını belirleyen zaman tasavvuru, aynı zamanda doğrudan veya dolaylı olarak tarihi olgulara bakış açısını da tayin eder. Çünkü evrenin köken bilimi olarak tanımlanan kozmoloji, sadece âlemin yaratılışını değil, aynı zamanda onun şu anda nasıl var olmaya devam ettiğini de inceler.
Reklam
Klasik düşünceye göre bir şeyin ne olduğunu bilmek için onun nereden geldiğini, kaynağını ve sebebini bilmek gerekir. İbrahim Kalın'ın da ifadesiyle kaynak ile varlık mahiyeti ve manasıyla yakından ilintilidir. Varlık alemini kaynağından, ilk sebebinden ayrı düşünmek hem zamansal hem de mekânsal olarak mümkün olmadığı gibi, varlık aleminin halı hazırdaki durumunu ve serencamını bilmeden de varlığı bir bütün olarak anlamak mümkün değildir.
" Varlık, kavram olarak en iyi bilinendir. Ancak hakikati son derece gizlidir."
Varlık, dolaylı bir gerçekleşme/tahakkuk veya varoluşa yükselen harici bir nitelik olmayıp varlıkların kendisi sayesinde var oldukları gerçeklik ve hakikatin bizzat kendisidir. Mahiyet ise kendisine varoluş eklenmiş gerçeklik olmayıp zihnin belli bir varlık durumundan devşirdiği soyutlamalardır. Bu nedenle varlıktan önce mahiyet dahil herhangi bir şeyin varoluşu mümkün değildir. Varlık kendisiyle var olduğundan her şeyin evvelinde varlık vardır.
Aristoteles'in sabit nesne düşüncesine karşı çıkan Molla Sadrâ'ya göre, nesnenin mahiyeti değişmez olabilir,ancak nesnenin mahiyeti dış dünyada değil zihnimizdedir. Değişmeyen kavram zihnimizde olandır. Dış dünyada olan bir nesne için ise hareket ve değişim kaçınılmazdır. Cevher de dış dünyada olduğuna göre, o da değişir. Hatta en esaslı değişim cevherdedir. Çünkü ilintilerinde gerçekleşen diğer değişimler cevherdeki değişime tabidir. Böylece Molla Sadrâ, Aristoteles'in cevherin dışına hasrettiği hareketi,cevher ve araz dâhil tüm varlığa şamil kılar. Hareket eden, cevherin bizzat kendisi olduğundan, cevherin kendi dışında harici bir muharrike ihtiyaç duymadığını söyleyen Sadrâ, Aristoteles metafiziğinde iddia edilen hareketin dayandırılması gereken sabit özne fikrini de boşa çıkarmış olmaktadır.
Reklam
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.