Köken, varlık nedeni, sonlunun ve sınırlının nedeni, sonsuz küçüğün, görünmezin içindedir: Leibniz'e ve aynı şekilde dönüşümcülerimize ilham veren derin kanı böyledir
...daha doğmadan başı ezilen tutkumuz başarısızlığa uğrar, yenilir, peki ama bentlerimizin küçücük bir çatlağında ve süregelen onca baskı döneminden sonra tarihte hala şurada burada Cesar ve
I. Napoleon gibi sıçrayışlarla ortaya çıkması için, daha ne kadar derin olması gerekiyor, bizim tutkumuzun!
Sınırına dayanmak ve kaçınılmaz güçsüzlüğüyle karşı karşıya kalmak: Ne korkunç bir sarsıntıdır bu, her insan
için ve her şeyden önce ne büyük bir sürpriz!
Eğer dini veya diğer inançlar değilse, ya da ihtiraslar ve açgözlülükler değilse, nedir dünyayı yöneten ve ilerleten? Bu ürünler bal gibi de güçtürler; öyle ki, tek başlarına, bugün birçok filozofun gerçek organizmalar olarak gördüğü toplumları yaratırlar.
İsteğin ve inancın güç olduklarını yadsıyabilir miyiz? Karşılıklı bileşimleriyle , tutkularla ve tasarılarla bunların tarihin fırtınalarını besleyen rüzgarlar ve politika değirmenlerini döndüren çağlayanlar olduklarını görmüyor muyuz?
Eğer her şey sonsuz- küçükten çıkıyorsa, bu, bir öğe, tek bir öğe, herhangi bir değişim inisiyatifine sahip olduğu içindir; hareket, yaşamsal evrim, zihinsel veya sosyal dönüşüm.
Eğer dini veya diğer inançlar değilse, ya da ihtiraslar ve açgözlülükler değilse, nedir dünyayı yöneten ve ilerleten? Bu ürünler bal gibi de güçtürler; öyle ki, tek başlarına, bugün birçok filozofun gerçek organizmalar olarak gördüğü toplumları yaratırlar.