Monte Cristo Kontu. Kitabı 21 günlük bir okuma ile tamamladım ve kitaba başlar başlamaz büyülendim. Daha en başından hikaye beni içine çekti. Sıkıcı tek bir an bile yoktu. İşte, evde, yolda, yemekte, arkadaşlarımla beraberken, yatağımda uzanırken dahi düşündüğüm tek şey bu kitabı okumak oldu. Kitabı okurken serüvenin içine öyle güzel dahil oluyorsun ki onlar ne yerse onu yiyor ne konuşurlarsa onu dinliyorsun. Masa da oturup büyüklerinin konuşmalarına şahit olan küçük çocuklar gibisin ve kısa bir Avrupa turu da cabası :) San Pietro nun Kubbesi, San angelo köprüsü, Champ Elise, Kolezyum gibi eşsiz mekanların hatırasını taşırken bu yerlerin adının kitapta sık sık yer alması bambaşka bir duyguydu benim için :) Kitap böylesine heyecan ve merak uyandıran bir konu etrafında şekillenirken eksikliğini hissettiğim tek şey karakterlerin iç dünyasına daha fazla girmek oldu. Kitabı okuyan herkes gibi ben de acaba bu kitap Dostoyevski'nin kaleminde nasıl bir değere kavuşurdu sorusunu sormadan edemedim. Aslında 4 cilt olabilecek bir kitapmış. Sözü çok uzattım kitaba puanım 8/10 :)
Bundan sonraki kısım
SPOILE İÇERİR
Dantes in sahip olduğu gibi bir servete sahip olmak için aslında hepimiz ömrümüzün x yılını bu zindanda geçirmeyi istemez miydik? Hayır diyenler aslında bundan çok daha azı için zindanlara ömürlerimizi yatırdığımıızn farkında değiller sadce. Emekli olup biraz rahat bir yaşam sürmek için bu zindanlara katlanmıyor muyuz?, kürek mahkumu sayılırız bir çoğumuz. Kimse sevdiği kadını/adamı kaybetmek istemezdi belki ama herkes o zindanda yatardı.
@iligkhan