İlk aşkların ne derin izler bıraktığını erkekler kendileri de pek fark edemiyorlardı. Hem beden hem de ruh olarak insanı altüst eden, o zorlu sevme arzusunun, cinselliğin ilk güçlü, ölümcül heyecanlarıyla sarmalanmış o özgürleştirici tutku ve patlamanın, erkeğin her türlü deneyimini ve sonradan dünyayla kurduğu bütün ilişkilerin çekirdeğini içinde taşıdığını kimse yadsıyamazdı oysa. Aşkım yöneldiği canlıya, o aşk nesnesine hiç dokunulmamış olsa bile.
"Marko Polo, tek tek her taşıyla bir köprüyü anlatıyor.........Peki köprüyü taşıyan taş hangisi?'diye sorar........ Kubilay Han.
'Köprüyü taşıyan şu taş ya da bu değil, taşların oluşturduğu (kemerin kavsi,) der Marco.
Kubilay Han sessiz kalır bir süre, düşünür.
Sora ekler; Neden taşları anlatıp duruyorsun bana? Beni ilgilendiren tek şey var o da 'kemer'
Marco cevap verir:
'Taşlar yoksa Kemer de yoktur.'
Italo Calvino (Görülmez Kentler)