"Bilmeceyi biliyor musunuz: En hızlı giden ve en yavaş olan, en uzun ve en kısa olan, aldırış etmeksizin kaçırılan ve sonra da ardından üzülünen şey nedir?"
Sorduğunda hemen anımsayamadım. Anımsamayışımın beni soktuğu güç duruma içten gelen gülümseyişiyle karşılık veren Panfilov saatini çıkarıp bana göstererek:
"Zaman," dedi. "Bizim şimdiki işimiz bu Yoldaş Momiş-Uli. Bunun için savaşalım. Onu düşmandan çalalım. Beni uğurlayın."
Bir zamanlar göçebe babamı çölde zehirli bir böcek sokmuş, kurumların içinde yapayalnızmış. Bu örümceğin zehiri öldürücüdür. Babam bıçağını çekerek, örümceğin ısırdığı yeri, kesip atmış."
Bir başka Kazah atasözünü hatırlıyorum: «Başkasına sultan olacağına kendi soyuna tutsak ol» Sovyet Ülkesi benim için öz vatan, onun heryerinde ben mutluluk, eşitlik ve özgürlük duyuyordum.
İKİNCİ CİLT
«Eğer bir kimse bir fırsat çıkar da kimsenin göremiyeceği, köyleri yok eden bir yanardağın püskürmesini yada milletin, ezici müstebit yönetimlere karşı ayaklanmasını yada tanımadığı bir milletin yurdunun sınırlarına saldırmasını seyrederse onları kâğıda geçirmelidir. Eğer kendisinin bunları yazma. yeteneği yoksa öykünün tümünü, anılarını. iyi bir yazara anlatmalı; o da, onları gelecek kuşaklann okuyup öğrenebilmeleri için dayanıklı kağıtlara geçirmelidir.»
B. Yan'ın «Cengiz Han» adlı eserinden
(Birinci Cilt)
Not: Alıntılar orijinaldir Örneğin 'göremiyeceği' kelimesi (okuduğum kitabın baskı yılı 1972 yılı olduğundan) bir yazım hatası sanılmasın.