Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mu'cizat-ı Ahmediye Risalesi - Ondokuzuncu Mektup

Bediüzzaman Said Nursî

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Hem, nakl-i sahih-i kat’î ile, سَتُفْتَحُ الْقُسْطَنْطِينِيَّةُ فَنِعْمَ اْلاَمِيرُ اَمِيرُهَا وَنِعْمَ الْجَيْشُ جَيْشُهَا deyip, İstanbul’un İslâm eliyle fetholacağını ve Hazret-i Sultan Mehmed Fatih’in yüksek bir mertebe sahibi olduğunu haber vermiş. Haber verdiği gibi zuhur etmiş.
Cây-ı hayrettir ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın mübalağasız binler vecihte binler çeşit insan, herbiri birtek mu'cizesiyle veya bir delil-i nübüvvet ile veya bir kelâmı ile veya yüzünü görmesiyle ve hakeza birer alametiyle iman getirdikleri halde, bütün bu binler ayrı ayrı insanları ve müdakkik mütefekkirleri imana getiren bütün o binler delail-i nübüvveti, nakl-i sahih ile ve âsâr-ı kat'iyye ile şimdiki bedbaht bir kısım insanlara kâfi gelmiyor gibi, dalalete sapıyorlar.
Sayfa 17
Reklam
Hem ferman etmiş ki: عاَلِمُ قُرَيْشٍ يَمْـَلأُ طِباَقَ اْلاَرْضِ عِلْمًا deyip, İmam-ı Şâfiî’ye işaret edip haber veriyor.
Hem, nakl-i sahih ile, feth-i Mekke vaktinde, Hazret-i Bilâl-i Habeşî Kâbe damına çıkıp ezan okumuş. Rüesa-yı Kureyş’ten Ebu Süfyan, Attab ibni Esid ve Hâris ibni Hişam oturup konuştular. Attab dedi: “Pederim Esid bahtiyardı ki bugünü görmedi.” Hâris dedi ki: “Muhammed bu siyah kargadan başka adam bulmadı mı ki müezzin yapsın?” Hazret-i Bilâl-i Habeşîyi tezyif etti. Ebu Süfyan dedi: “Ben korkarım, birşey demeyeceğim. Kimse olmasa da, şu Batha’nın taşları ona haber verecek, o bilecek.” Hakikaten, bir parça sonra Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm onlara rast geldi, harfiyen konuştuklarını söyledi. O vakit Attab ile Hâris şehadet getirdiler, Müslüman oldular. İşte, ey biçare mülhid! Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmı tanımayan kalbsiz adam! Bak, Kureyş’in iki muannid büyükleri, birtek ihbar-ı gaybî ile imana geldiler. Ne kadar kalbin bozulmuş ki, mânevî tevatürle, bu ihbar-ı gaybî gibi binler mu’cizâtı işitiyorsun, yine kanaat-i tammen gelmiyor.
Ondokuzuncu mektup
Hem sinek onu taciz etmezdi, onun cesed-i mübarekine ve libasına konmazdı. Nasıl ki evladından olan Seyyid Abdülkadir-i Geylani (KS) dahi, ceddinden o hali irsiyet almıştı, sinek ona da konmazdı.
Ondokuzuncu mektup
Işte cansız cenazeler onun risaletini tasdik etse; canlı olanlar tasdik etmese; elbette o cani canlılar cansızlardan daha cansız ve ölülerden daha ölüdürler.
Reklam
Ondokuzuncu mektup
Şu kainatın her nev'i, her alemi; Resulü Ekrem Aleyhisselatu Vesselam'ı tanır, alakadardır. Her bir nev'i kainatta, onun mucizatı görünüyor. Demek ki o Zat-ı Ahmediye (A.S.V.) Cenab-ı Hakk'ın fakat kainatın Halıkı itibarıyla ve bütün mahlukatın Rabbi ünvanıyle- ile memurudur ve resulüdür.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.