İnanan biri olarak kitapta yazılanların birçoğuna karşıyım. Yazarın düşüncesi feministlik değil, direkt din karşıtlığı. Hangi dine mensup olursa olsun kadının, dinde değersiz görüldüğünü ispatlamaya çalışmış.
Siyaset kişilerinin, yazarların, hocaların açıklamalarının sözlerinin altının boş olduğunu vurgulamış.
Tamam, kadın haklarını savunan biriyim, lâkin yazılanlar, çok ağır geldi bana. Evet, Cumhuriyet ile biz kadınlar birçok hakka sahip olduk ama bu demek değil ki; kazanılan haklar ile eski zamanda bizlere uygulanan hiyerarşinin aynısını şimdi biz de uygulayalım.
Huzur sokağı kitabını eleştirirken, kendi karşıtlığı ile yazdıklarıyla, karşı tarafa aynı duyguyu vermiş.
İran'da yaşayan kadınlar ve kanun önünde ki haklarından bahsetmiş. Gerçekten çok üzücü. "Kocası izin vermediği sürece hastaneye dahi gidemiyorlar" diyor. Kızın babası, kızını alıp mahkemeye damadı şikayete gitse, "kanun böyle" cevabı ile karşılaşıyormuş.
Ve yine kadın kocasından boşanmak isterse, eğer anlaşırsa kocasıyla mehrinden vazgeçmesi şartıyla boşanabiliyormuş.
Ben okurken pek keyif almadım. Eşitliği savduğunu iddea eden bir kişiden, erkeği din üzerinden karalamaya çalışması hoşuma gitmedi. Ki bu kişiler özellikle peygamberler ve onların sözleri üzerine yapmış. Bu çok fazla, çok çok fazla. Kendini hoca diye tanıtan, saçma sapan sıradan insanlarla, peygamberlerin sözlerini bir tutması kabul edilebilir değil.
Sinirlerinizin zıplamasını istemiyorsanız okumayınız.