Yeni Bir Dünyanın ve Peygamberin Doğuşu

Muhammed

Maxime Rodinson

Muhammed Sözleri ve Alıntıları

Muhammed sözleri ve alıntılarını, Muhammed kitap alıntılarını, Muhammed en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Persler, Suriyeliler, Mısırlılar, Berberiler, Gotlar, Grekler ve daha niceleri akın akın Araplara bağlandılar. Kendilerini Arap kabul ettiler ve gerçekten Araplaştılâr.
Sayfa 337 - Doruk Yayınları
Şimdi de Türkiye'ye parazit oldu bu çöl çapulcuları!
Çöl şartlarına son derece kolaylıkla uyum sağlayan bir hayvandır deve. Nitekim, Arapların bedevi dedikleri küçük göçebe toplulukları da, varlıklarını sağlayan develere bağlanmışlardır. "Her hayvanın bir paraziti vardır," diyor Sprenger, "devenin paraziti de Araptır..."
Sayfa 34 - Doruk Yayınları
Reklam
İnsanın kendisini aldatma kapasitesi sınırsızdır.
Sayfa 258 - Doruk Yayınları
Hazreti Muhammed'in savaş boyunca geri hatlarda, kendisi için kurulan bir çadırda kaldığı gerçektir. Heyecanla dua ediyordu, tedirgindi. Bir ara çadırdan çıktı ve düşmanların bulunduğu tarafa bir avuç çakıl taşı fırlattı: "Yüzünüzü şeytan görsün!" diye bağırdı. Bu törensel jestini dinsel teşviklerle tamamlıyor ve şöyle haykırıyordu: "Muhammed'in ruhunun yüce sahibi Büyük Allah adına söylüyorum, bugün gerilemeyen, dövüşün çilelerine göğüs geren her savaşçı, eğer ölürse doğrudan doğruya cennete gidecektir!" Ümeyr ibn el-Hamam, elindeki hurmaları yiyordu, Peygamberin bu sözlerini işitince şöyle bağırdı: "Demek, cennete girmek için şu heriflerin elinde şehit düşmek yetiyor?". Hurmaları fırlattı, kılıcını çekti ve düşman hatları arasına daldı, kısa bir süre sonra da şehit düştü.
Sayfa 201 - Doruk Yayınları
Sıradan insanlar, ideolojilerin mantığına hiçbir zaman çok dikkat etmezler.
Sayfa 282 - Doruk Yayınları
Yeni dinin ortaya koyduğu ahlâk anlayışının, varolan Arap ahlâkından kökten bir kopuşu temsil ettiği doğrudur.
Sayfa 160 - Doruk Yayınları
Reklam
Bu masal diyarlarından üstelik, başta ipek ve baharat olmak üzere, değerli mallar geliyordu. Bu mallar, iki dünya arasındaki geniş bir bölgede oturan, dolayısıyla da iki dünya arasındaki bütün trafiği tekelleri altında bulunduran barbar halklar aracılığıyla getirilmekteydi. Kuzeyde Türkler, güneyde Araplardan oluşan bu barbar halkların ülkesine ulaşanlar da, bir anlamda kendilerini dünyanın sonuna gelmiş sayarlardı.
Sayfa 30 - Doruk Yayınları
Muhammed bir dinsel deha, büyük bir siyasi düşünür ve sizin, benim gibi bir insandı. Bunlar üç ayrı düzeydeki şeyler değildi, bunlar bütünsel bir kişiliğin üç yönüydü ve ancak dikkatli bir çözümlemeyle ayrı olarak görülebilirdi. Yaptığı ya da söylediği her şey onun bu yönlerine ilişkin bir şeyler barındırıyordu.
Sayfa 17 - Doruk Yayınları
"Münafık" kelimesiyle ifade edilen Arapça söz, aslında Hıristiyan Habeş kilisesinin yarattığı bir sözdü. Habeş dilinde kararsızları, şüpheci ve çekimser olanları, ruhu bölünmüş, inancı az kişileri ifade ediyordu... Oysa Arapçada bir de Afrika'da yaşayan bir çeşit kır faresinin dönekliğini, kaçaklığını anlatmak için de kullanılıyordu.
Sayfa 220 - Doruk Yayınları
al benden de o kadar
Suriye asıllı bir asker olan Ammianus Marcellinus, Araplar karşısında gerçekten dehşete kapılmış olmalı ki. "Aman oldukları yerde kalsınlar! Ne dostluklarını isterim, ne düşmanlıklarını..." der.
Sayfa 41 - Doruk Yayınları
Reklam
Muhammed'in, kendisine Allah tarafından emredilmiş olarak okuduğu söz grupları, bir "okuma" (kıra’at) oluşturmaktaydı ki, Arapça'da bunun karşılığı "kur'an" dır. Bu söz grupları, daha peygamber hayattayken, deri parçaları, yassı deve kemikleri, çanak çömlek kırıkları, hurma sapları gibi çeşitli şeylere yazılmaya başlandı. Yine peygamber hayattayken, bu parçalar bölümler halinde toplanmaya başlanmış ve bu bölümlere sure ismi verilmiştir. Zamanla da, böylece ortaya çıkan bütüne, en mükemmel ve en yüce "okuma kitabı" anlamında El-Kur'an denecektir.
Sayfa 112 - Doruk Yayınları
Muhammed'in karşılaşmış olduğu zorluklar, kendisini, zenginlere ve iktidar sahiplerine, yani konformistlere karşı eleştirel bir tavra sürüklemiştir. Bunun sonucu olarak da, yenileyici, yenilik getirici akımlara açık bir tutum takınacaktır. Acılarını üstlenebilmek için, kendini toplumsal düzenin kurbanlarıyla bir ve özdeş sayacak ve yüzünü güç sahiplerine çevirecektir: Onlardan hesap sormak ve egemenliklerini haklı gösteren ideolojiyi yıkmak için. Bu yüzden Muhammed'in tavrı kesinlikle devrimci bir tavırdı.
Sayfa 111 - Doruk Yayınları
Muhammed, genellikle bilge, ölçülü ve dengeli bir adam izlenimi uyandırmaktadır. Bütün hayatı boyunca, bir karara varmadan önce enine boyuna düşündüğünü, kamusal ve özel işlerini ustaca yürüttüğünü, gerektiğinde beklemesini, yeri geldiğinde çekilmesini bildiğini ve projelerinin başarıya ulaşması için zorunlu önlemleri zamanında almayı becerdiğini görüyoruz. Doğuştan çok, sonradan edinilme de olsa, savaşırken yüzünü kara çıkartmayacak bir cesarete sahipti. Bunun yanı sıra, eşsiz bir diplomattır.
Sayfa 80 - Doruk Yayınları
Kutsanmış olanlar, firdevs de denen Cennet Bahçesi'nde ödüllerini alacaklardı. [...] Onlara eş olarak büyük bir çadırda oturan iyi, güzel, cinsellik dolu ve baştan çıkartıcı, daima el değmemiş ve genç kalan, sade görünüşlü, biçimli göğüslü, kara, ceylan gözlü kadınlar olacaktı (huri).
Sayfa 283 - Doruk Yayınları
Dine katılanlar, kendilerini "bağlananlar" (mümin'ler) olarak adlandırırlar. Bu ismin yerini, çok daha sonraları, Allah'a "boyun eğenler" anlamına gelen Müslim sözü alacaktır (ki Müslüman sözcüğü, bu kelimeden türemedir).
Sayfa 161 - Doruk Yayınları
189 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.