Muhsin Yazıcıoğlu Suikasti Sözleri ve Alıntıları
Muhsin Yazıcıoğlu Suikasti sözleri ve alıntılarını, Muhsin Yazıcıoğlu Suikasti kitap alıntılarını, Muhsin Yazıcıoğlu Suikasti en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ve o günden sonra Mezopotamya'nin tarihini yazmak isteyen tarihçiler, kalemlerini mürekkebe değil, kana batırmak zorunda kaldı.
Mumcu'nun öldürülmesi, Adnan kahveci ve Eşref Bitlis Pasa'nin şüpheli kazaları sonrası Özal, yalnizlaştirilmaya çalışıldığını anlıyordu.
Hilafetin kaldırılması ne kadar derin ve şüpheli bir operasyonsa İstanbul'un başkent payesinin elinden alınması da aynı derinlikte öneme sahiptir.
Sayfa 91 - Yakınplan
Hesabını veremeyeceğimiz çok büyük bir gafletin içindeyiz!
Muhsin Yazıcıoğlu
"Barış dini olan İslam eğer terörle ilişkilendiriliyorsa, bu ya cahillikten ya da kasıttan kaynaklanmaktadır"
Sayfa 142
“Rahatınız bozulmasın diye hangi doğrudan vazgeçtiyseniz, o fiyata satıldınız demektir!"
Turgut Özal, yaptığı konusmadalarda âdeta Devlet-i Aliyye'nin ruhunu giyinmiş yeni tip siyasetçi gibi konuşuyordu: Somurgecilikten bahsediyor, düşmanlarının Araplar veya Kürtler olmadigini söylüyor, aksine bu insanların kardeşliği üzerine vurgu yapıyordu.
Sayfa 8Kitabı okudu
Lozan'daki görüşme için Vekiller Heyeti'nin seçtiği isim hem askeri hem de diplomasi tecrübesi konusunda herkesin ittifak ettiği, Kuva-yı Milliye'nin kudretli paşalarindan Rauf Bey (Orbay)'di. O Rauf Bey ki yıllar evvel Sultan Abdulhamid'i devirmek için Besiktas'a demirleyen ve namlulari Yıldız Sarayi'na çeviren gemide vazifeliydi. Saray'i vurması emredildiginde buna itiraz etmiş ve emri yerine getirmeyeceğini söylemişti! Hatta Paşa Musul'u ve Kerkuk'u en iyi bilen, Ingilizlerin bu coğrafyadaki emellerini en derinden anlayan isimdi çünkü Birinci Cihan Harbi'nde, Kerkuk'teki orduya kumanda ediyordu. Fakat Mustafa Kemal, Vekiller Heyeti'nin seçimini beğenmemiş, Rauf Bey'in yerine Ismet Bey'in heyet başkanlığını uygun görmüştür. Yeni devlete şekil verecek olan bu anlaşmayı, Rauf Bey'in değil de Ismet Bey'in tartışacak ve imzalayacak olması, tarihin hiç de yapay bir seyir takip etmediğini ispatlamaktadir.
"Tarihin 19.yy başlarına kadar olan kısmı gazetecilerin ilgi alanında olmalıdır."tavsiyesi, "Yaşadığımız süreçte 21.yüzyılın ilk yarisindaki gelişmeleri, özellikle Türkiye için, tekrar tarihçilere teslim etmek gerekir hatta gündemi bile..." tezine doğru seyretmektedir.
Eksik olan tek şey vicdandi.
-Sultan Abdülhamid kendisini devirmek isteyenleri şart koştukları meşrutiyeti kabul ve ilan etseydi tahtta kalabilecek miydi?
Işte bütün yolları Londra'ya çıkaran asıl soru budur!
Sultan onların her istediğini yapsa, değil meşrutiyeti ilan etmek 1908'de cumhuriyeti getirse, hilafeti kaldirsa, saltanatı yiksa yine tahtta kalamayacakti. Çünkü milletinin Musul'daki hazinesini Ingiliz petrol şirketlerine vermemekte direniyordu! Tek sayfalık düzenlemeyle Musul'daki imtiyazlari bu şirketlere biraksaydi kendisi ne darbeye maruz kalırdı ne de meşrutiyeti getirmiyor diye bir tezgaha kurban edilirdi.
"Tarih kendisiyle alay edenlerle hesaplaşma vaktini bir yüz yıl sabırla bekledi. Bugün " Artık yeter! " dercesine saklandığı mahzenden dışarı taşıyor, yokluğunu fırsat bilip yerine sahte bir aktör yerleştirenlerin tezgahını bozmak için haykırıyor.
Bu süreç, tarihin kendine has seyridir.
Bu süreç bir kabûstan uyanmanın arifesidir.
Ve bu uyanış milletimiz için çok da hayırlıdır.
Sayfa 36 - Selman Kayabaşı, Orhun Ertuğrul Bozok
Yıl 1919... Eylül ayı. Sivas'ta Milli Mücadele için kongre toplanıyor. Herkes bir çare arayışında.
Hami Bey konuşmaya başlıyor:
"Manda'nin cisminden ziyade ismine itiraz edenler beyhude telaş ediyorlar, kelimenin ehemmiyeti yoktur. Ehemmiyet, işin hakikatinde ve mahiyetindedir. Manda altına girdik demeyelim istenirse 'devlet-i ebed müddet' diyelim."
Bu süreç tarihin kendine has seyridir.
Bu süreç bir kâbustan uyanmanin arefesidir.
Ve bu uyanış milletimiz için çok da hayırlıdır.
"Barış dini olan İslam eğer terörle ilişkilendiriliyorsa, bu ya cahillikten ya da kasıttan kaynaklanmaktadır"