İbn-i Haldun'un büyük dedelerinden Halid bin Osman, Endülüs'ün fethi sırasında bu ülkeye (Bugünkü İspanyaya) yerleşmiş ve bölge ahalisi içinde "Ben'i Haldun" olarak ün kazanmış bir siyasetçiydi. Aslen Halid olan isminin Haldun'a dönüşmesi ise Endülüs halkının adetlerine uyarak ismine "u" ve "n" harfleri eklemesinden dolayıdır
Sosyoloji ve tarih felsefesinin babası sayılan lbn-i Haldun'un bu eserinin özellikle Aydınlanma sonrası Avrupa'sında yaptığı etkinin boyutları olağanüstüdür. Bir çok Avrupalı düşünür, "Mukaddime" nin çevirisini okuduktan sonra, kendilerinden yüzlerce yıl önce ortaya çıkıp tarihi, tarih felsefesini, devleti, toplumu ve devlet-toplum ilişkilerini (hatta kentsel mimariyi!) A' dan Z'ye tanımlamış, tanımlamakla da kalmayıp bunlar üzerine yepyeni bilim disiplinleri kurmuş olan böyle bir "Doğulu" bilginin varlığından dolayı şaşkınlığa düşmüşlerdir.
(Körü körüne) taklit etmek, ilimlerde (hiçbir emek harcamadan) başkalarının hazırına konmak ve cehalet, insanların derin ve yaygın özelliklerinden biridir.
Naklediciler sadece duyduklarını nakletmekle yetinirler. Basiret ve feraset sahipleri ise doğrusunu yanlışından ayırmak için duyduklarını değerlendirmeye tabi tutarlar. İlimde ancak bu şekilde gelişip parlar.
Naklediciler sadece duyduklarını nakletmekle yetinirler. Basiret ve feraset sahipleri ise doğrusunu yanlışından ayırmak için duyduklarını değerlendirmeye tabi tutarlar. İlim de ancak bu şekilde gelişip parlar.
Tarih ilmi olayların nedenselliğini ve sebeplerini derinliğine inceleyen bir ilimdir. Bu yüzden de o, felsefenin temeli ve felsefi ilimlerden biri sayılmaya layıktır.