Mukattaa Harflerin Maneviyatı

Ahmet Can Kardaş
0/10
0 Kişi
Okunma
Beğeni
114
Görüntülenme
Kıymetli Okuyucular, Huruf-u Mukattaa ayetleri on dört harften oluşur ve yirmi dokuz surenin baş kısmında geçer. Sır ilimlerdendir. Manası tam anlamıyla açılmamıştır. Allah’ın izniyle bu konuda ilim zenginliği oluşması için Mukattaa harflerinin manasını, surelerdeki ayetlerle açmaya çalışacağız. Surelerin başındaki birinci ayet, surenin içindeki konuyu anlatmaktadır. Tüm sureleri anlatan sure ise Fatiha Suresi olmuştur. Misal yayı sure, oku da surenin başındaki ayet olarak düşünsek; okun yayla hedefe fırlatıldığında hedefe gidene kadar gördüğü ve geçtiği alanlar sırasıyla şahit olunur, akabinde hedefe saplandığında mana da bitmiş olur. Okun hangi istikamete niçin yollandığı, geçtiği yerlerden aşama aşama nişaneleri bilinmiş olur. Bu yol izlenerek mukattaaların manalarına değineceğiz. Bu vesile ile mukattaa harflerinin manasına öğrenirken Kur’ân ayetlerinin manasına ve hikmetine de yolculuk edilmiş olacaktır. İlmin sistemine misal: Tohumun örtülü toprak altında iki ilmi gizlidir. Bir ilmini toprağın altına doğru yönlendirerek kök yapar. Diğer ilmini toprağın üstüne çıkararak ağaç yapar. Aşikâr olana güneş, gizli olana yağmur araç olur. Köküyle topraktaki ilmi çeker. İçine aldığı ilmi gövdesine yollar. Kollarını uzatarak mahsullerini çıkarır. İki araçtan alınan ilim ile onları doldurur. Dolan ilim ile meyve kemale ererek bütünleşir. Oluşan ilmin devamı için çekirdeğini çıkararak toprağına bırakır. Yukarıda anlatılan misal konusu, görünen maddiyat alemini ve gözle görülmeyen maneviyat aleminin sistemine ışık olur. Göze gözüken, kulağın duyduğu her ilmin bir kökü vardır. Kök gizli olsa da işleyişte görünene hizmet eder. Kök veya ağaç bir işleyiştir. Asıl onu işleyişe sokacak kaynak güneş ve yağmurdur. Huruf-u Mukattaaların bir yanı güneş diğer yanı yağmur gibidir. İlimlerin var oluş ve işleyişin kaynağı olmuşlardır.
238 sayfa

Yazar Hakkında

Ahmet Can Kardaş
Ahmet Can KardaşYazar · 0 kitap
Ahmet Can Kardaş 01 Eylül 1993 tarihinde İstanbul Beyoğlu ilçesinde dün yaya geldi. İlk ve ortaokulu aynı ilçede okuyan yazar lise eği timini ise tasavvufi olarak hayata bakışını değiştirecek olan Uşşâki dergâhına yakın olan Taksim Ticaret Lisesinde aldı. Lise eğitimi esnasında Uşşâkî dergâhı yazarın mutat zi yaret mekânı olmuştur. 2012 yılında Ussåki Hazretlerini manevi âlemde temaşa ederek himme tine mazhar olması üzerine yazar Uşşâki yolunun mürşidi Şeyh Sıddık Naci Eren Efendi'ye intisap ederek tasavvuf yo luna girmiştir. Lise eğitimi sonrası İslami ilimlere yönelen yazar bir yandan ilahiyat fakültesi okuyup mezun olurken diğer yandan tasavvufi ilimleri de altı yıl boyunca mürşidi Şeyh Sıddık Naci Eren Efendi'den tahsil etmiştir. Bu süreçte vakıf ve dergi hizmetinde bulunmuştur. Efendi hazretlerinin Hakk'a ilticasının ardından bir müddet farklı ilimlerden de ders alan yazar zihin dünyasın da mezcettiği tasavvuf anlayışın müridin süreçteki seyrini anlatabilmek için "Gönül Kâbesinin İnşâsı" kitabını kaleme aldı. Ayrıca, hakikat batıl arasındaki mücadele leri anlatmak için de "Gönül Kâbesiyle Seyr-i Sülûk" kita bını telif etmiştir. Bu iki kitabın özünü içeren "İki Kitabın Cevheri” adlı eserinde ise, ezcümle olacak şekilde yazmıştır. Tasavvufu merak edenler için kısa bilgi olarak "Yaratan ve Yaratılan" kitabını üç kitaba bağlı şekilde toparlamıştır. Tüm muhabbetleri anlatan "Muhabbetullahın Seyri" eserini de yazmıştır. Gönül âleminin ilmi ve sistemini öne çıkarmak için, 'Mukattaa Harflerin Maneviyatı' ve 'Peygamberlerin Hikmeti' kitaplarını eski eserlerinden derlemiştir.
Reklam
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.