Çocukların aklını kimse küçümsemesin. İki yaşından itibaren hiçbir çocuk, "Ne anlayacak?" biri değildir. Çocukların gördükleri ahlaki olmayan görüntüler, duydukları müstehcen sözler, onların beyninde alfabe harfleri gibi kazılmaktadır.
Asıl sorun koca ayının , çirkin farenin bu gözleri boyama medeniyetinde nasıl şirinleştirildiğini anlama veya anlayamama sorunudur. Zira bunu anlayamayanın bedeli, şurada veya burada insan katleden katillerin şu hürriyet adına, bu demokrasi adına cinayet işlerken yaptıklarını güzel ve gerekli göstermeye muvaffak olmalarını da anlayamamak olacaktır.
Göz, doğrudan zina aleti değildir ama gözün gördüğü şeylerin beyne gönderdiği sinyaller diğer organları hareket ettirmektedir. Gözün sebep olduğu duygu, ayakları yürütmekte, eli tutturmakta, cinsel organı da sonuca götürmektedir.
Yeryüzünde plansız,hikmetsiz hiçbir şey yoktur.
Fert olarak y a l n ı z değiliz.Ümmet olarak y a l n ı z değiliz.Başımıza gelenlerin yorumunu,bizden olmayanlardan öğrenecek kadar da yitik kalmayız.
Biz bizi biliriz,neden ve nasılız onu da biliriz.
En büyük düşmanımız şeytana yem olmaz,onun ağlarına takılıp kalmayız.
Anne-babaların, çocuklarına konuşacakları dili ya da din dilidir diye Arapçayı öğrettikleri kadar, yerinde konuşmayı ve susmayı da öğretmelidirler.
Sağında ve solunda iki meleğin her konuştuğunu yazdığına inanan insan tavrıdır bu.
Mü'min hanımefendi, başta yatak odasındaki sırlar olmak üzere eşler arasındaki sırları gömmüş kadındır. "Sana söylüyorum ama sen kimseye söyleme!" safsatasına takılmamış, sırrı sır edinmiş kadın muhteşem bir hanımefendidir.
İnsan ne ise devleti de o olur. Bizim devlet beklentimiz beyhudedir. Yapmamız gereken devleti ve toplumu oluşturan insanın hayata gözlerini açtığı yer olan ailenin ve aileyi temsil eden evin ihyasıdır.
"Annelerin alacağı bir günlük eğitim, çocuğun bin yıllık eğitiminden evladır. Anne , aslolandir, köktür; çocuk ise kökten güç alarak yeşeren filizdir..."