- Ankara cezaevinde, birlikte yatarken Nâzım, demişti ki, şöyle bir oturup şimdiye dek sokakta, ayak üstü yazdığım şiirlerimi biraz da oturarak yazayım. Büyük, klasik, kalıcı kitaplar yazayım. Feleğin hiç de denk olmayan gücüyle boğuşmaktan biraz olsun başımı alıp dinleneyim dedim. Ama, yaşamın kanunları öyle sert, öyle granitten, öyle acımasız ki, beni bu barışçıl düşüncelerle oturduğum yerden kaptığı gibi en korkunç gerçeğin içine fırlattı. O zaman, yaşamın demirden felsefesini kavradım:
Dirim, bizi İran halısı gibi yerden yere vura vura, tozumuzu çıkara çıkara, döve döve adam edecek.