Çağdaş Türk Düşüncesinde Din, Siyaset, Tarih, Medeniyet

Müslüman Kalarak Avrupalı Olmak

İsmail Kara

Sayfa Sayısına Göre Müslüman Kalarak Avrupalı Olmak Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Müslüman Kalarak Avrupalı Olmak sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Müslüman Kalarak Avrupalı Olmak kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hürriyetin ilânından hemen sonra büyük bir gazete ve dergi patlaması yaşandığı bilinen bir husustur. Bunlar arasında inkılabın üzerinden daha bir ay geçmişken Âkif'in öncülüğünde ve kaliteli bir muhtevayla, haftalık çıkmaya başlayan Sırat-ı Müstakim (183. sayıdan itibaren Sebilürreşad) mecmuasını da saymak gerekecektir. Hem yazar kadrosunun zenginliği, hem de farklı sahalarda ele alınan konuların muhteva ve istikameti önceden fikrî bir hazırlığın, bir yoğunlaşmanın varlığına kuvvetle işaret etmektedir.
Sayfa 26
1924 sonrası şartlar İslâmcılık düşüncesi ve hareketi açısından en sıkıntılı ve zor yıllara tekabül eder. Medrese ve tekke gibi ana kurumlar kapanmış, din işleriyle ilgilenen ana yapı bakanlık (Şer'iye ve Evkaf Vekâleti) seviyesinden bir genel müdürlük (Diyanet İşleri Başkanlığı) düzeyine indirilmiş, yayın organları ortadan kalkmış, dinî kitap, risâle, dergi, gazete neşirleri imkânsız hale gelmiş, İslamcıların ilgi alanları ve meslekleri itibarsızlaştırılmış, düşünceleri yasaklanmış, dinî alana müdahale ve biçimsizleştirme teşebbüsleri artmış, her seviyedeki din eğitimi en alt düzeye inmiş, harf inkılabı ile büyük bir kopuş yaşanmış, kadrolar farklı istikametlere doğru dağılmış, kaçmış veya büyük ölçüde gizlenmiştir.
Sayfa 28
Reklam
Çokpartili hayata geçişle birlikte Müslüman halkın taleplerinin devreye girmesi ve 1950 seçimlerinde DP'nin kazanmasıyla yeni bir döneme adım atıldığında şüphe yoktur. Aslında DP kadroları büyük ölçüde CHP kadrolan olmakla beraber iç ve diş atmosfer değişmiş, alt düzeyde de olsa demokratik hareketler toplumun en üst değer ve meşruiyet kaynağı olarak dini, İslâmi öne çıkarmaya başlamış, 1947-50 arasında son CHP iktidarının başlattığı dini hayatla alakalı yeni düzenlemeler (din dersleri, İmam Hatip Kursları, Ankara İlahiyat Fakültesi, hacca izin verilmesi, dinî yayınların artması...) hem sayı hem de alan olarak artmış ve genişlemiştir. Bunlar arasında giderek daha fazla İslamcılık hareketlerini etkileyecek olan gelişme İmam Hatip Okullarının eğitim sistemi içine dahil edilerek açılması ve "İslâm dünyası" fikri yeniden canlandırılarak İslam ülkeleriyle diplomatik münasebetlerin kurulmaya başlamasıdır. Bunlara nisbi serbestiyet ortamında dinî muhtevalı gazete ve dergilerin, kitapların artması ile cami yaptırma ve eğitim-yardımlaşma amaçlı derneklerin kurulması faaliyetlerini de eklemek gerekecektir."
Sayfa 32
Tercümelerle birlikte gelen veya tercümelerin beslediği yeni İslâmcılık elbette tektip ve tek kademeli değildir. Çünkü bu tercümeler 1965-80 yılları arasında çok geniş bir zümre tarafından okunmuş ve farklı şekillerde istifade edilmiştir. Bununla beraber kaynaklara dönüş merkezli sade ve dar bir din anlayışına sahip, büyük ölçüde yeni Selefiliğe mütemayil, Vehhabiyyü'l-meşrep, aktivist, radikal, siyasî talepleri kuvvetli, rejim muhalifi, cihad taraftarı, sadece Cumhuriyet tarihiyle değil Osmanlı tarihiyle de irtibatı zayıf, İslâmcılık tarihini büyük ölçüde Mısır, Pakistan (sonra İran) merkezli olarak okuyan, geleneksel Müslümanlıkla, buna bağlı olarak tasavvufla, tarikat ve cemaatlarla mesafeli, ümmetçi, sesi gür, hissiyatı yüksek, talepkar, mücadeleci, yer yer tekfir ve şirk kavramları üzerinden dışlayıcı diri bir tip ve din anlayışı ortaya çıkardığı söylenebilir.
Sayfa 35
Irkçı-Turancı bir çizgiden gelen MHP'nin ve Türkeş'in yine 1969'da yapılan kurultayda "Tanrı dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslüman" sloganı dahil olmak üzere dini bir damarı görünür kılmaya çalışması aynı sürecin bir parçasıdır. Sayıları az da olsa bazi cemaat ve tarikat yapıları 70'li yıllarda MHP ve Türkeş'e destek verecek, bu çizgiden daha sonra MHP'li İslamcılar çıkacaktır.
Sayfa 36 - dipnot
ılımlılaşmanın boyutları
Bu dönemde cemaat ve tarikat yapılarının (özellikle eğitim kurumları ve bununla irtibatlı olarak ticaret üzerinden yurtdışına da açılan Fethullah Gülen cemaatının) etkinlikleri, ittifak ve imkânları daha önceki dönemlerle kıyaslanamayacak boyutlara ulaştı, fikren ve fiilen değişip dönüştükçe meşrulukları arttı. Halbuki önceki dönemlerde siyasî merkez, üniversiteler-aydınlar ve basının hatta Diyanet İşleri Başkanlığı'nın en çok tenkit konusu yaptığı ve irtica üzerinden rejim ve laiklik için tehdit olarak gördüğü kesim bunlardı. Hem siyasî merkez ve elitler kendilerini yeni politikalar eşliğinde tadil etti hem de cemaat ve tarikatlar rejime, Cumhuriyet ideolojisine karşı olan sert tutumlarını yumuşattı, bazılarından tamamen vazgeçti. (Fethullah Gülen'in ve cemaatının 28 Şubat sürecindeki tutumu, Erbakan'a karşı menfi tavrı, Ecevit başta olmak üzere diğer siyasî liderlerle sıcak ilişkileri, başörtüsü ve İmam Hatip Okullarıyla ilgili olumsuz tutum ve sözleri¹¹ bu bakımdan tetkike ve değerlendirmeye hayli müsaittir.) Daha da önemlisi bu yapıların bir önceki dönemde itikadî ve fikrî açıdan kendilerine mesafeli duran, karşı çıkan kişi ve grupların bir kısmını kendi içine çekmesi, hatta şemsiyesi altına almasıdır.
Sayfa 41
Reklam
23 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.