Hedefimiz Kasr-ı Harun'du.Kartacalılardan kalma bir harabeydi.Boğaz boğaza boğuşma başlamıştı.Mustafa Kemal ' in koşarak Kasr-ı Harun ' un merkez binasına daldığını gördüm. İşte bu sırada gökyüzünde gürültüyü duydum. İki İtalyan uçağı çok alçaktan uçuyordu. El bombalarını koyverdiler. Patlamalar oldu. Mustafa Kemal'in yanına vardığımda , onun yüzünü tanınmaz halde buldum. Bir elinde mendili vardı, sağ gözünü kapatıyordu , diğer elinde kılıcı vardı. Gözü iyileşmeden, sağ kolundan vuruldu. Aşırı kan kaybı yaşamasına rağmen , Eritre taburunu püskürtene kadar askerlerinin başından ayrılmadı.
FUAT BULCA
Mustafa Kemal üstteğmeni teselli etti, “ Allah rahmet etsin, büyük vatanseverdi, dünyanın hiçbir ordusunda yüreği Türk askerinden daha temiz, daha sağlam bir askere rastgelinmemiştir” dedi.
“Arkadaşlar, bu rakıyı vaktiyle padişahlar da içerdi, yalnız aramızdaki fark, onlar saraylarının dört duvarı arasında gizlenip müraice (ikiyüzlü) içerlerdi, ben ise aziz milletimin huzurunda yapıyorum, şerefimle içiyorum” diyordu.
"Cumhuriyet fazilettir" diyordu.
"Cumhuriyet ahlaki fazilete dayanan bir idaredir. Sultanlık, korku ve tehdide dayanan bir idaredir. Cumhuriyet idaresi namuslu insanlar yetiştirir. Sultanlık ise korkuya ve tehdide dayandığı için korkak, alçak, sefil ve rezil insanlar yetiştirir. Aradaki fark bunlardan ibarettir" diyordu.