Mustafa Kemal Atatürk 1881-1938

Willy Sperco
Böyle düşünen bir insan nasıl sevilmez hala anlamıyorum!!
"Kadın- erkek aynı eğitimi almalıdır. Kadın toplumsal hayattan uzak tutulmuş olduğu için cehalet içinde geçen asırların sebep olduğu kötülükler asla düzeltilemeyecektir." (18 Şubat 1923)
Sayfa 122 - Mustafa Kemal PaşaKitabı okudu
Mustafa Kemal Paşa`nın Lozan antlaşması ile ilgili değerlendirmesi:
"Bu Antlaşma, Türk Ulusu'na karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevres Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir yok etme eyleminin çökertilişini anlatan bir belgedir."
Sayfa 10 - Mustafa Kemal Paşa`nın Lozan antlaşması ile ilgili değerlendirmesi.Kitabı okudu
Şu fani dünyada, milletin sinesinde hür bir adam olmaktan daha büyük bir mutluluk var mıdır?
Ne demişti Mustafa Kemal, 13 Kasım 1918 günü? Hani 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalanmış ve Liman von Sanders'in Almanya'ya dönmesi üzerine komutasını devraldığı Yıldırım Orduları Grubu lağvedilmiş, Mustafa Kemal 13 Kasım 1918 günü İstanbul'a gelmiş ve Haydarpaşa Rıhtımında, toplarının namluları Dolmabahçe ve Yıldız Saraylarına çevrilmiş olan Müttefik Donanmalarının zırhlılarını görünce, yanındaki yaverine; "Geldikleri gibi giderler", demişti. İşte bu müthiş öngörü gerçekleşmiş ve istilacılar "geldikleri gibi gitmişlerdir."
Bir gün Mustafa Kemal'e, bir köylünün, kendi çiftliğine ait bir toprağı izinsiz sürdüğü bildirilir. Birçok ikaza rağmen köylü inatla işine devam eder. Atatürk olay yerine gider. "Arkadaş," der, "bu toprağın kime ait olduğunu biliyor musun?" "Tabii ki biliyorum." "O halde bir başkasının toprağını niçin işliyorsun?" "Ben Türküm," diye cevap verir köylü, "bu tarla da 'babam'ın tarlası (Atatürk, Türklerin babası). Hal böyle olunca, kimse beni, babamın tarla- sını sürdüğüm için engelleyemez." Mustafa Kemal, mırıldanarak çekilir: "İnsanın böyle çocukları olunca, iradelerine karşı konabilir mi?"
En sevdiğim kitabın başlangıç satırları
"1919 yılı Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım. Genel durum ve görünüş: Osmanlı Devleti 'nin içinde bulunduğu topluluk, genel savaşta yenilmiş, Osmanlı ordusu her yanda zedelenmiş, koşulları ağır bir mütareke imzalamış. Büyük Savaşın uzun yılları boyunca ulus, yorgun ve yoksul bir durumda. Ulusu ve ülkeyi genel savaşa sürükleyenler, kendi yaşamlarının kaygısına düşerek, yurttan kaçmışlar. Padişah ve Halife olan Vahdettin, soysuzlaşmış, kendini ve yalnız tahtını koruyabileceğini umduğu alçakça önlemler araştırmakta. Damat Ferit Paşa 'nın başkanlığındaki hükümet, güçsüz, onursuz, korkak, yalnız padişahın isteklerine uymuş, onunla birlikte kendilerini koruyabilecek herhangi bir duruma boyun eğmiş.
Arkadaşlar, size çok iyi bilinen bir gerçeği kısaca söylemek stiyorum. Kültürün yakıcı nefesine karşı direnmek boşunadır.
Tekkeler kapatılmalıdır. Kimsenin tekkelere ihtiyacı yoktur. Kendi gü- cümüzü kültürden, ilimden, teknikten alacağız. Tekkelerin gayesi insan yobazlaştırmaktır. Halk, artık şeyhler tarafından uyutulmasına, aldatılma- sına izin vermeyecektir.
Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler ve keşişler ülkesi olamaz. En iyi, en gerçek yol medeniyet yoludur. İnsan olmak için, medeniyetin gereğini yapmak yeterlidir. Tarikat şeyhleri bu söylediklerimdeki gerçeği anlayacak- lardır. Kendiliklerinden tekkelerini kapatacaklardır, çocukların artık yetiş- kin olduklarını kabul edeceklerdir .
Atatürk'ün Lozan görüşü
"Bu Antlaşma, Türk Ulusu'na karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevres Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir yok etme eylemi- nin çökertilişini anlatan bir belgedir."
23 Nisan 1920
Türkiye Büyük Millet Meclisi 'nin üstünde hiçbir kuvvet yoktur.
Sayfa 133 - BilgiKitabı okudu
Vatanseverlik, ihanet, ilgisizlik, şerefsizlik ahlaksızlık bu dönemin belirgin vasıflarıdır.
Sayfa 75 - BilgiKitabı okudu
Kadın erkek aynı eğitimi almalıdır. Kadın toplumsal hayattan uzak tutulmuş olduğu için cehalet içinde geçen asırların sebep olduğu kötülükler asla düzeltilemeyecektir.
Sayfa 122 - BilgiKitabı okudu
Aciz, aşağılık, kalpsiz ve akılsız bir yaratık, kendisini kabul eden her- hangi bir yabancının himayesine girebilir, ama, şüphesiz böyle bir kişinin, bütün lslamın Halifesi sıfatına sahip olduğunu söylemek yersizdir.
Türk kadını, Kur'an'ın teokratik hükümlerini tamamen aşmıştır, yaşamakta, kendi rızası ile evlenmekte, giyinmekte, çalışmakta ve Batı'daki kardeşleri gibi eğlenmektedir.
Sayfa 177Kitabı okudu
Resim