Mustafa Kemal Atatürk Mücadelesi ve Özel Hayatı Sözleri ve Alıntıları
Mustafa Kemal Atatürk Mücadelesi ve Özel Hayatı sözleri ve alıntılarını, Mustafa Kemal Atatürk Mücadelesi ve Özel Hayatı kitap alıntılarını, Mustafa Kemal Atatürk Mücadelesi ve Özel Hayatı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“İnsanları susturmak kolay, birkaç kişi sürüldü mü her şey yatışır gibi olur. Fakat gel de bir insanın kafasından düşüncelerini söküp atıver. Fikir kül altında barınan bir kıvılcım gibidir. Bütün ümit bu kıvılcımlarda. Onlara hiçbir el dokunamıyor.”
Sayfa 92 - Mustafa Kemal (Zübeyde Hanım ) - I - İMPARATORLUK YILLARI - 10. BÖLÜM - Abdülhamid’le Büyümek - Siyasi bir Mustafa Kemal - Yapı Kredi Yayınları - 1. Baskı: İstanbul, Eylül 2018Kitabı okudu
Rumelilerin meraklı olduğu "A be!" nidasını da sık kullanırdı.
..........
Kızgınlığı ve kırgınlığı beş dakikada geçerdi. Küfürbaz olmadığı söylenirdi.
...........
Elinden kehribar tespihi eksik etmezdi.
............
Gün içinde ve gece boyunca defalarca kahve içerdi. Çok sigara içer, genelde peşpeşe yakardı.
...............
Güreş, at binme ve bilardoyu severdi.
.............
İçkisine çok müdahale ettiği için Hikmet Bayur'u Afganistan'a büyükelçi olarak göndermişti.
......
Kumandan olarak Muhammed Peygambere, Fatih'e ve Timur'a hayrandı.
......
Enteresan bulduğu kitabı bitirene kadar elinden bırakmak istemezdi.
"Latife Hanım güzel mi Paşa Hazretleri?" sorusuna şu cevabı verdi : "Hanımefendi, çok güzel olsa ben zaten almazdim . Ben kıskanç bir erkeğim ! Zekâsını, bilgisini, terbiyesini beğendim. "
Zübeyde . Ali Rıza'nın aile evinde görümcesi ve kayınvalidesi ile yaşıyordu. Ayşe Hanım, gelinini kendi kızı gibi benimsiyor,koruyor, seviyordu. Bütün ev işlerini yapar, gelinine de " Bu işleri ben yaptım " dersin diye tembihlerdi. Zübeyde'ye ikinci anne olmuştu.
Prenses Kadriye , gri pelerinin Mustafa Kemal’e pek yakıştığını yazmış ve şöyle demişti : “ Konuştuğu zaman sözleri kısa ve kılıç gibi keskindi , her şeyi arayan nafiz nazarlı ( etkili bakışlı ) bir çift keskin mavi gözü , zeka dolu bir alnı vardı . “
Mustafa Kemal’in kendi ağzından Conkbayırı’ndaki 261 no’lu tepenin hikayesi;
Kendim erlerin önüne çıkarak, “Niçin kaçıyorsunuz?” dedim.
“Efendim düşman” dediler.
“Nerede?”
“İşte” diye 261 rakımlı tepeyi gösterdiler.
“Cephanemiz kalmadı” dediler.
“Cephaneniz yoksa,süngünüz var” dedim ve bağırarak süngü taktırdım. Yere yatırdım. Bu erler süngü takıp yere yatınca düşman erleri de yere yattı. Kazandığımız an bu andır.
Ruşen Eşref’in soruları üzerine, “Bu öyle alelade bir taaruz değildi” diye devam etti.
“Emirlere şunu ilave etmişimdir: Size ben taaruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!”
Okumak bilenler ellerinde Kuran’ı Kerim Cennet’e gitmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelime-i şehadet getirerek yürüyorlar. Çanakkale muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur.”
Yakub Kadri “İkdam” gazetesinde Mustafa Kemal Paşa’ya şöyle anlatır :
“Burada söyleyeyim ki Mustafa Kemal Paşa pek tatlı dilli ve hoş sohbetlidir … Benden İstanbul’a dair hiçbir haber sormadı … yemeğimizi mermer döşemeli bir sofrada , bir havuz kenarında , küçük bir masanın etrafında yedik … O kadar yan yanayız ki , ikide bir dirseğim dirseğine , dizim dizine dokunuyor ve sevinçten ürperiyorum … Mustafa Kemal Paşa sivil giyinmiş , orta boylu , zayıf ve sarışın bir zattır. Gazetelerde gördüğünüz resimlerden hiçbirine benzemiyor. Kendisi bu resimlerin hepsinden daha daha sevimli , daha canlı , daha müstesna bir simadır. Yüzü … bir tunç parçası üzerine oyulmuş bir eski madalyonu andırır . Elmacık kemikleri çıkık , ağız kemikleri kuvvetli , alnı serttir . Ve bu yüzün heyet-i umumiyesinde çok zahmet görmüş , çok uğraşmış , çok düşünmüş kimselerin çevresindeki ifade var ; fakat hiçbir yorgunluk emaresi gözükmemek şartıyla … kısık ve sıcak bir sesle konuşuyor , mavi gözleri muammalı nazarlarla bakıyor , vücudunun kımıldanışları genç bir parsın kımıldanışları gibi sevimli ve munis bir tarzda haşin ve asabidir. Elleri mütemadiyen iri taneli bir kehribar tesbihle oynuyor . Bu tesbihi kah bileğine geçiriyor , kah bir ucundan tutup çeviriyor . Soldan sağa , sağdan sola sallıyor.”
Mustafa "Manastır'ın ortasinda var bi havuz/ Canım havuz" diye başlayan bir türkü mırıldanıyordu. Onun çok sevdiği türküde ki havuz bugünde yerinde duruyordu.
" Kısmet değil bu anne. Haksızlık bu. Çoluklu çocuklu bir kadın. Kim bakacak çocuklara? Tek bir adamın sizuykr herşey birden yıkılıveriyor. Yalnız bir erkekler mi haklıyız?"
Mustafa Kemal, devrimi gerçekleştirmek, gerekirse ölmekten söz edilince şöyle demişti:
“Mesele ölmek değil, ölmeden idealizmi yaratmak, yaymak ve yerleştirmektir.”