Mutlak Monarşi ve Fransız Devrimi

Taner Timur
Yıl 1851 idi ve tarihte sık sık rastlanan her büyük olay gibi, trajedinin yerini komedi almıştı.
Sayfa 56
İnsanlık tarihi zulüm rejimleri ve bunlara karşı halk ayaklanmaları ile doludur.
Sayfa 279
Reklam
Öyle ki Fransız Devrimi, birkaç yıl içinde gerçekleştirdiği kazanımlarla nasıl geçmişi aydınlattıysa, yapmak istediği fakat tarihi nedenlerle yapamadığı şeylerle de günümüz dünyasına ışık tutuyor.
Sayfa 335
"Fiziki düzende canavarlar ne ise, ahlaki düzende de krallar onlardır."
Sayfa 315
"Utanmayın, ağlayın, diyordu, ağlamak için çok güzel bir neden var!"
Sayfa 84
"Bizzat barışın özü, sakin yaşama kuralı ve her şeyin yetkinleşmesidir."
Sayfa 156
Reklam
Devrimlerin âdeta kaderidir; her devrimi bir karşı-devrim izler ve bu olgu bugünlere kadar insanlık tarihinin bir çeşit kanunu oldu.
Sayfa 284
Robespierre
“Doğa Tanrısı rahiplerin Tanrısından ne kadar farklı! Rahipler Tanrı’yı kendi hayallerinde yarattı: O’nu kıskanç, kaprisli, hırslı, zalim, affetmez yaptılar... O’nu göklere gönderdiler, sanki bir saraya gönderirmiş gibi ve Yeryüzüne sadece kendilerine kilise vergisi, para, şeref ve zevk istemek için geri çağırdılar.”
IX. Louis'nin "devrim"inin getirdiği yeniliklerden biri de şuydu: Eskiden ne sabit bir mekâna, ne de belli bir takvime sahip olan parlamento yerleşik düzene geçiyor ve toplantıları da belli bir takvime bağlanıyordu. Böylece sonunda parlamento adalete, adalet tüm erklere ve tüm erkler de krala tabi hâle geldi. Fransa'da mutlak monarşinin temelleri böyle kuruldu.
Sayfa 61
Parislilerin öfkesi, "Aydınlanma çağı" olarak anılan, fakat aslında çelişkilerle dolu olan bir yüzyılın birikiminin ürünüydü.
Sayfa 20
Reklam
"Bu ne yük! Bana bir şey öğretmediler; kâinat üstüme yıkılacakmış gibi geliyor!"
Sayfa 243
1789 Devrimi'nde ortaya çıkan bir efsaneye göre XV. Louis "Benden sonra tufan!" demişti. Gerçekten de "tufan" ölümünden on beş yıl sonra Bastille'in zaptı ile başlayacaktı.
Sayfa 242
En fazla birkaç yüz kişiden oluşan bu azınlık (oligarchie des nantis) kılıç, rob ya da Kilise aristokrasisinin kreması arasından çıkıyor, ülkedeki önemli ve kârlı her işe giriyor, devletin tüm mevkilerini, görevlerini ele geçirerek devlet içinde devlet oluyordu.
Sayfa 25
Asıl sorunun da din değil, çıkar sorunu olduğu, din kavgalarının sınıf kavgalarını gizlediği açıkça ortadaydı.
Sayfa 130Kitabı okudu
"Eğer halk zulme uğrarsa ve eğer kendinden başka dayanağı kalmamışsa, ona ayaklanın demeyen bir korkaktır."
Sayfa 319
Resim