Fakat Stendhal mutluluğun farklı insanlar için farklı anlamlar taşıyabileceğini bildiğinden, zekice davranmış, aforizmasından güzelliğin nasıl olması gerektiğini belirtmekten kaçınmış.Sonuçta biz insanlar kibri de en az zerafet kadar hoş, saldırganlığı da en az saygı kadar ilginç bulabiliriz.
Insanoğlunun yalnızca görsel zevk açısından değil, aynı zamanda ahlak anlayışı açısından da çeşitlilik gösterdiğini bilen Stendhal'in aforizması şöyle devam ediyor:
“Kaç çeşit mutluluk varsa güzelliğinde o kadar çeşidi vardır.”
Mimari sayesinde mutluluğun şatafatsız,
kendi halinde, narin nesnelerin güzelliğinde saklı olduğunu anlarız. Bunların güzelliğinden etkilenmemizin nedeni de o güzelliğin ardında yatan büyük karanlığın farkında olmamızdır.
‘Güzel olan hangisidir?’ sorusu yanıtlanması olanaksız bir sorudur. Bu soruyu sormanın son derece yanlış olduğunu, hatta demokrasi anlayışına ters düştüğünü aklımızdan çıkarmamalıyız.
Demek ki mimari yapılarda aradığımız özellikler ile bir dostta aradığımız özellikler arasında çok büyük farklar yoktur. Güzel diye nitelediğimiz nesneler sevdiğimiz insanların özelliklerini taşır.