Kişi, arayışına onu mutluluğa ve acı çekmeye götüren nedenleri tanımlayarak başlayabilir. Sonrasında, onu acı çekmeye götüren nedenleri giderek ortadan kaldırabilir ve mutluluğa götüren nedenleri geliştirebilir. Bunu başarmanın yolu budur.
Gerçek mutluluğa ulaşma kavramı, Batı’da her zaman hasta edici, anlaşılmaz, ele geçmez olarak görülmüştür. Hatta “mutlu” kelimesi bile, İzlanda dilindeki şans ya da talih anlamına gelen happ’dan türetilmiştir.
Mutluluğu gerçek bir hedef olarak görmek ve onu sistemli bir şekilde aramak konusunda bilinçli bir karar vermek hayatımızın geri kalanını derinlemesine değiştirebilir.
inkâr etme ve bastırma gibi içsel psikolojik savunmalar,biraz daha uzun süre acıyı örtebilir ya da bizi acı çekmekten koruyabilir;yine de acıyı yok etmez!
“Kişi aşık olmaya önce kendisini aldatmayla başlar ve aşkı her zaman karşısındakini aldatmakla bitirir. Dünyanın romantizm dediği işte budur!”
Oscar Wilde
Bir avcıdan, avının çektiği acıyı hayal etmesini istemek etkili bir teknik olmayabilir; fakat ondan en sevdiği av köpeğinin bir tuzağa yakalandığını ve acıyla bağırdığını gözünün önüne getirmesini isteyerek başlamak, onda şefkat duygusunu uyandırabilir.