Handke'yle "Solak Kadın" aracılığıyla tanışmamın üzerinden yıllar geçmesine rağmen bendeki etkisi yine çarpıcı oldu. Handke'nin dilinde (büyük bir samimiyetle) kadının doğasını anlayan, özümseyen bir yapı var. O kadar güzel bir yerden dokunuyor ki insan kadının iç dünyasına, korkularına...
Okur olarak çok geçmeden bırakıyorsun kendini yazara...
Kitap, annesinin intiharı üzerine bir öykü yazmaya çalışan bir erkeğin hikayesini konu alıyor. Roman ölen annenin ölümü üzerine... Birinci şahıs ağzından anne üzerine gözlemler... Arka planda siyasi tarih, evlilik kurumu, toplum, göç, değişim, kadının kendini keşfi, kaçırmışlık, kaybetmişlik hissi ve hızlanan bir tren... Yolculuğu yarıda kesen, bilinçli bir şekilde var olmamayı seçen yazar bir kadın... Annesinin intihar etmesinden gurur duyan bir adam.
Handke belki parça parça belki de her cümlede bize hayatı, insanı, ilişkileri, hisleri, duyguları veriyor. İnsana ait olanı ustaca gözlemliyor. Handke'nin içinde dünyalar dünyalar var. En son aynı hisse kapılmamı sağlayan yazar Marguriete Duras'ydı, Duras'nın Moderato Cantabile kitabıydı... Duras'nın kadına dair söyledikleri beni büyülemişti. Handke, kadın olmadığı halde kadını en iyi anlatan yazarlardan birisi. Hatta benim için en iyi anlatanı... Çünkü kitapları özyaşamından izler taşıyor. Annesinin intiharı üzerine yazılan bu kitap da onun yaşamından, onun hislerinden...