Cefâ gördük o nahl-i nâz-perverden vefâ derken
Bizimle âkıbet bîgâne çıktı âşinâ derken
Biz vefa derken, o nazlı, fidan boylu sevgiliden cefa gördük. Biz onu kendimize dost bilirken, sonunda bize yabancı çıktı.
''Bir gûne zevk-yâb-ı gam-ı firkat olmuşuz
Kim yâre hasretiz demeye hasret olmuşuz.''
• ''Ayrılığın verdiği gamdan o kadar zevk alır hale gelmişiz ki; Yâre hasretiz demeye hasret kalmışız.''
Bir devlet içün çerhe temennâdan usandık
Bir vasl içün ağyâra müdârâdan usandık
Hicran çekerek zevk-i mülâkâtı unuttuk
Mahmûr olarak lezzet-i sahbâdan usandık
Düştük kati çoktan heves-i devlete ammâ
Ol dâiye-i dağdağa-fermâdan usandık
Dil gamla dahi dest ü girîbandan usanmaz
Bir yâr içün ağyar ile gavgâdan usandık
Nâbî ile ol âfetin ahvâlini naklet
Efsâne-i Mecnûn ile Leylâdan usandık
Yola bakmakdan ağardı sanemâ dîde-i ter
Ağla ey gözlerim ağla ne gelir var ne gider
( Ey güzel sevgili! Yolunu gözlemekten gözlerim kör oldu. Ağla gözlerim ağla ne gelen var ne giden.)