Yollarınızın bir şekilde kesiştiği, sonrasında -siz farkında olmadan- hayatınızda yer edinen kişileri düşünün. Neredeyse hiç ortak noktanız olmamanıza rağmen hem de.. Gelişleri kadar gidişleri de sessiz sedasız olanları..
Bay Nakano, Takeo ve Masayo da öyle kişiler Hitomi için. Çalıştığı eskici dükkanının sahibi Bay Nakano ponponlu bereleriyle, Bay Nakano’nun ablası Masayo yaşamının gizleriyle, Takeo suskunluğuyla çok farklı Hitomi’den.
‘Demem o ki’ benzer olmalarına gerek de yok aslında.
Hayatlarımız eğer bir sahneyse oyuncuları çok sesli olabilir. Her bir repliğin anlaşılması da gerekmeyebilir. Var olabilirler, oyununuzu değiştirebilir dönüştürebilirler, bazı sesler duyulmayabilir, bazı sesler duyulsa da bir anlam ifade etmeyebilir.. Hitomi’nin sesleri de karışıyor..
.
Hiromi Kawakami, bir romandan ziyade uç uca an’ları ekliyor. Bir eskici dükkanının vitrininden izlercesine tanık oluyoruz anlatılanlara. An’lar bir anda yıllara evriliyor. Durgun akan sular kitabın sonunda yatağından taşıyor. Bir filmin son sahnesi gibi, bittiğini bildirir ancak izleyende devam eder öykü..
Ben de Takeo’yu konuşturdum biraz daha, Masayo ile milföy yedim, Bay Nakano ile mesafeliydim ama ona da bir çay koydum, Hitomi bu sefer susmayı tercih etti..
.
Selen Ak çevirisi ve Natsumi Hayashi çalışması olan kapak resmiyle~
Arkadaki tanıtım yazısını okuyunca ilginç bir hikaye beklemiştim ama hayal kırıklığı oldu diyebilirim. Bazı romanlar vardır basit bir Amerikan filmi senaryosunu anımsatır. Bu kitap da öyleydi.
Kitap kesinlikle çok sakin ilerliyor, okurken kendimi çok rahat hissettim, karakterler çok gerçekçi ve tatlı. Özellikle bay Nakano’yu çok sevdim.abartılı olaylar veya durumlar yok sadece bizim gibi birkaç insanının yaşamına tanıklık ediyoruz, bu yüzden çok keyif alarak okudum.
Birbirinden çok farklı karakterlerin bir araya geldiği ve her karakteri merak ederken kendinizi bulduğunuz güzel bir kurgu. Birçok ilişkiyi irdeleme fırsatı buluyorsunuz. Abartısız anlatımı sayesinde çok rahat okunuyor. Eşyalar ve insanlar üstüne güzel bir kurgu.
"Yeryüzünde sevmiyorum diyemeyeceğim bir sürü insan var, bazılarını seviyor bile sayılırım ama öte yandan , sevmiyorum diyemeyecegim insanların bazılarından da adeta nefret ediyorum. Aslında kaç kişiyi gerçekten seviyorum ki?"