Beş vakit namazı güzelce abdest alıp tadil-i erkan üzere kılanlara Allah Teala,
Cenneti vaad etmiştir. Onu ihmal edenlere ise böyle bir vaatte bulunmamıştır.
Namaz sanki imanın ikiz kardeşi. Denebilir ki; namaz pratik imandır, iman da nazarî bir namazdır. Allah Resûlü’nden
önce gelip geçen bütün enbiyadan talep edilen bir ubudiyettir
aynı zamanda namaz. “Namaz, mü’minin -veya mü’minlerin mi’racıdır.”
hadisinde ifade edildiği üzere o, Cennet’ten yeryüzüne gönderilen Âdemoğlu’nu tekrar semaya çıkaran bir miraçtır; dünyevî uğraşlar içinde boğulan insana gökler ötesinden
yapılan bir çağrıdır. Kul günde en az beş defa sonsuz kudret
sahibi ve her şeye hükmünü kabul ettiren Sultan’ın huzuruna
onunla yükselir ve âmirine tekmil veren bir asker gibi “Ben
Senin âciz bir kulun, Sense benim Sultanımsın.” itirafında bulunur.
İnsan imanla, mü’min namazla, namaz da kıyamının, kıraatının, rükû ve secdesinin hakkı verilerek yerine getirilmesiyle
güzel. “Ahsen-i takvîm”e mazhar olmanın yolu evvela ibadetlerin piri olan namazdan geçiyor. İnsan namazla güzelleşiyor,
kıvama eriyor; çünkü namaz bir arınma kurnası, bir yükselme
rampası ve bir mi’rac merdiveni, asansörü. Huşû ve hürmet ile
eda edilen namaz da, sahibini bu âlemde çirkin ve yakışıksız
şeylerden muhafaza ediyor; ötelerde ona gökçek yüzlü bir enîs,
bir arkadaş oluyor.