Namazın Sırları

Haluk Nurbaki

Namazın Sırları Quotes

You can find Namazın Sırları quotes, Namazın Sırları book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Gerçek namazın en önemli sırrı zammı sure okunurken doğan tecellilerdir. Zira kul, ilâhi huzurda gönlünde ne isterse Kur’an’dan ona ait bir sure ve ayet var. Okuduğu ayet ve sure zaman düzlemin­den fırlayarak bütün gerçeği ortaya çıkarır. Yani olay aynen yaşanır. Meselâ kul Fil suresini okumuşsa; Ebrehe’nin ordusunun nasıl perişan olduğunu seyreder.
Vücudun statik elektriğinin aşırısını dışarı atmanın iki yolu vardır. Ya çıplak el ve ayakla toprağı elleyerek bir nevi toprak hattı yapmak. Ya da su ile yıkanarak bu elektronları dışarı aktarmak. Size daha ilginç bir açıklama yapacağım. Abdest almada bu amaca özellikle dikkat edilmiştir. 1)Su olmadığı zaman yapılan teyemmüm de tam bir elektron boşalmasıdır. 2) Durgun su, güneşte ısınmış su ve kullanılmış su ile abdest olmaz. Bunun bilimsel hikmeti: Bu tarz sular iyonizosyonunu kaybettiğinden elektron boşaltma kabiliyetini yitirir. 3) Baş meshedilmesi saçlardaki elektronları atmaktadır. Şu halde abdest, elektronları en tabii yoldan boşaltarak: a) Yüze ve genelde derimize zindelik, güzellik verir. Çocukluğundan beri abdest alan nur yüzlü nineler bu sırra ermiştir. b) Sinirsel gerginliklerimizi, c) Eklem ağrılarımızı yok eden ilâhi bir reçetedir.
Reklam
Yine sırat-ı müstakîm'in en önemli bir ana kuralı, zıt gibi görünen meziyetleri birlikte taşıyıp meczetmektir. Meselâ her mü'min cesaret ve merhameti birlikte taşıyacak; garibe ve kimsesize karşı merhametli, zalime karşı cesaretli olacaktır. Bu huylardan birini taşıyarak ve yerinde kullanmayarak yapılacak tüm davranışlar sırat-ı müstakîm'in dışındadır. Bu husûsiyetlerin en önemlilerinden birisi de israf ve sehâdır. Sehâ, başkalarına karşı yardım hissinin güçlü olmasıdır. İsraf ise kendi nefsine harcanan fuzûli servettir. Sırat-ı müstakîmde hem sehâ olacak, hem de israfa yer verilmeyecektir.
Sayfa 61 - Damla YayıneviKitabı okudu
Gayret ve teslimiyeti birlikte yürütmek: Bir insan sırat-ı müstakîm' de olabilmek için hem sonsuz bir gayret ve çabanın içinde olmak, hem de teslimiyetinde sınır taşımayan bir güzelliğe sahip bulunmak zorundadır. Efendimizin hayatı tetkik edildiğinde bu hikmeti çok açık şekilde farkederiz. Efendimiz, hayatı boyunca sonu gelmez mücadele vermenin gayreti yanında her olayın bitiş noktasında akıl almaz bir teslimiyet göstermiştir. Hicret bile bu gayret ve teslimiyet sırrının bir sentezidir. Mağarada gösterdiği akıl almaz teslimiyet, yanında, Arabistan sıcağının (Haziran ayının) tahammül edilmez günlerinde 800 km.yi bulan Hicret yolunu tahminlerin ötesinde bir gayretle aşmıştır. İnsanın, imkânları bitene kadar gayret göstermesi; imkânların bittiği anda teslimiyetin huzur ve sükûnuna kavuşması gerekir. Bundan dolayıdır ki meskenet ve tembelliğin zerresine sırat-ı müstakîm'de yer yoktur.
Sayfa 61 - Damla YayıneviKitabı okudu
Bütün mahlukâta, yani yaratılmışlara karşı saygı ve sevgide çok içten olmak; bu konuda herşey söylenebilir. Ancak yine en doğrusu Efendimizin hayatından örnek vermektir: Bilindiği gibi, Efendimiz, İslâmiyetin sıkıntılı ve acılı günlerinde Taifliler'in daveti üzerine Taif'e gitmiştir. Kendisini zorla davet edenler, Efendimizin yapacağı bir tebliğle müslümanlığı kabul edeceklerini vaad etmişlerdir. Buna rağmen taş yağmuruna tutulmuş, hakaret görmüş, kaçarak kurtulma zorunda kalmıştır. Hem kendisi hem de kölesi Zeyd, bir insanın tahammül edemeyeceği yaralar almıştır. Efendimiz ellerini kaldırarak insanlık tarihinin en akıl almaz sırrını dile getirmiş: "Aman yâ rabbi, onlar gerçeği bilmiyorlar, onları affet, sakın azâbınla kahretme" diye Taifliler için dua etmiştir. Elbette bu jest insanlık sevgisinin ideal bir görünümüdür. Böyle olmak çok zordur. Fakat ufuktaki işaret ışığına tâkatımızca belli ölçüde yaklaşmak sırat-ı müstakîmin vazgeçilmez unsurudur.
Sayfa 60 - Damla YayıneviKitabı okudu
Âyet 3- Mâliki Yevmi’ddin: Din gününün sahibi kavramını çok iyi tanımamız lazımdır. Dış kalıbıyla din: Allah’ın emrettiği ahlâk ve yaşayış biçimidir. Bu bakımdan din gününün iki farklı manası vardır. Biri yaşayan her anın ilâhi yasalar açısından değerlendirilmesi; Bir anlamda ahlâkı Muhammedi ile ölçülmesidir. Bir anlamı da hepimizin tanıdı­ğı din günlerinin toptan hesabının verileceği mahşerdir. İşte, bir kul namazda “Mâliki Yevmi’ddin” deyince; kendisinin her anının muhasebesini yapmaya hazır olduğunu ve ayrıca mahşerde toplu muhasebeye göre yaşaması gerektiğini ilâhi huzurda dile getirmektedir.
Sayfa 51 - Damla YayıneviKitabı okudu
Reklam
22 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.