Hayat herkes için o kadar kötü ki... İnsanın kendisinin de kusurlarının affedilmesini isteyebilmesi için başkalarını da büyük ölçüde affetmesi gerekmez mi?
Bu müthiş Alman Yahudisi, elleriyle milyonluk işler çeviren bu becerikli işadamı, bir kadına tutulduğu zaman aptallaşıveriyordu; üstelik bütün kadınları da elde etmek istiyordu. Ne kadar paraya mal olursa olsun, bir aktrisi ele geçirmek için her fedakârlığı yapardı. Bu yolda harcadığı büyük paralar ağızdan ağıza dolaşıyordu. Bu azgınca kadın düşkünlüğü yüzünden iki kere iflasın eşiğine gelmişti. Vandeures'ün dediği, gibi kadınlar, kasasının dibine darı ekerek, ahlakın öcünü alıyorlardı bu adamdan.
Muffat hemen atıldı; birbirlerine o kadar yaklaşmışlardı ki solukları karışıyordu. Venüs'ün çözülen saçları ellerinin üstüne dökülmüştü. Adam, vicdan azabıyla karışık bir haz duydu bundan, günah korkusuyla bilinen bir Katoliğin duyduğu hazlardandı bu.
Tuileries sarayının salonlarından vakarlı bir yürüyüşle geçen bu soylu kişi, bu ağırbaşlı adam, geceleyin Nana'yla yatmak için dayanılmaz bir şehvet hayaliyle yanıp tutuşarak, hıçkıra hıçkıra ağlıyor, yastığını ısırıyordu.