Nar Kitabı

Faruk Duman

Oldest Nar Kitabı Posts

You can find Oldest Nar Kitabı books, oldest Nar Kitabı quotes and quotes, oldest Nar Kitabı authors, oldest Nar Kitabı reviews and reviews on 1000Kitap.
112 syf.
·
Not rated
·
Read in 23 hours
Faruk Duman'ı okumak ayrı, anlamak ayrı. Bu dilin lezzetine varmak ayrı, ama bu dille anlatılanları takip etmek ayrı, kavrayabilmek ayrı. Sırf anlatılışı güzel diye hikâyeleri sevebilmek ayrı, ama hakikaten bu hikâyeler ne anlatıyor diye sorsak, işte onu anlamak ayrı. Benim tek bildiğim, bu kitabında da gördüğüm üzere, Faruk Duman kitaplarını okumaya başladığımız bir iki sayfa olmuşken hemen kendimizi bir ormanda bulmamız: bir ormana giriyoruz ve bu ormanda herşey belirsizleşiyor, önce bize güven veren ve neyin ne olduğuna işaret eden ve kendisi olan kelimeler sonra o ormanın karmaşıklığından, ağaçların içiçe geçmişliğinden, yolların patikaların gizlenmişliğinden, dolambaçlığından bize artık işaret ettikleri şeyleri değil, sanki ne olduklarını hemen bilemeyeceğimiz, belirsiz şeyleri anlatıyorlar.. Bu yüzden hikâyeleri takip etmek zor...Keder Atlısı adlı kitabında olduğu gibi. Faruk Duman bu kitabında da dili bilinçli olarak büküyor, esnetiyor, zorluyor, cümleleri yarıda bırakarak, sonlandırmayarak üslûbunu oldukça hissettiriyor. Ne hikâyeleme tarzı ne de dili alışageldiğimiz hikâyelere benzemiyor Faruk Duman'ın; diğer kitaplarında gördüğüm üzere bu üslûbu anladığım kadarıyla bütün kitaplarında sürdürüyor. Kitabın başında annesinden dinlediği hikâyeleri kendi tarzınca bize anlatan anlatıcımız hikâyeler ilerledikçe belirsizleşen, kolay kavrayamadığımız, belki, bir ihtimal bilinç akışı tekniğine dahil edilebilecek bir biçimde bir dünyaya sokuyor bizi, işte yazarın ormanı herşeyin iç içe geçtiği, ışık ve karanlığın birbirini sarmaladığı bu dil ve hikâyeler ormanı.
Nar Kitabı
Nar KitabıFaruk Duman · Can Yayınları · 2001105 okunma
112 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Yazardaki nasıl bir anlatım, bendeki nasıl bir anlamaya çalışma çabaları. Pür dikkaat kesilmiş bir şekilde kitabı okudum. Olur da bir kelime bir harf kaçırırsam öykünün başına döneceğimden ötürü. Bilinçakışı denilen yöntemle yazılan kitaplar okumayı oldukça seven bir insanım. Behçet Çelik okumak beyin jimnastiği yaptırıyor insana. Uzun zamandır aynı yöntemle yazılmış kitaplar okuyorsanız hayatınıza biraz değişiklik getirin ve bu adamı okuyun derim. Hikayenin o kadar çok içine girdim ki bütünleşmeye çalıştım ve bunu yaparken nasıl gerçekleştiğinin farkına, kitabı bitirdikten sonra vardım. Ve genelde romanlarda ya da novellalarda kitabın bitmemesini isterim ama çok nadirdir okuduğum öyküleri burda sonlanmasın dediklerim, bu kitap da bunlardan birisi oldu. Bir arkadaşımın tavsiyesiyle kitaba başladım ve kesinlikle diğer kitaplarını da okuyacağım.
Nar Kitabı
Nar KitabıFaruk Duman · Can Yayınları · 2001105 okunma
Reklam
Çekememezlik, derin bir kedere sürüklüyor insanı. Böyle durumlarda, şu, aldırışsızlık denen kuyuya bırakmalı kendini. Bu kuyu nasıl dipsizdir. Hoş, derinlerden tuhaf sesler de gelebilir, kuyu böylece, verir öğüdünü. Yine de, bunu daha yakından duymak arzusuyla da, pişmanlık duymazsın halinden. İmdi kuyu içre kuyu açılmış olur senin için. Al sana cömertçe bir davranış.
Sayfa 14 - Can YayınlarıKitabı okudu
Seninle birlikte yürüyen acı, sana eşlik eden, senin yüzünde belirip çoğalan acı, başkalarına da nasıl sezdiriyor kendini. Sarf edilen bir söz, yıllar sonra da olsa, nasıl oturuyor yerine. Kurumla. Yanılıyor muyum, hayal mi görüyorum yoksa. Şeyleri anlamlandırabilmek için, oynuyor muyum kendimle. Sarf edilmiş sözler mi düşlüyorum. Boşlukta dalgalanan, bir türlü cisimleşemeyen sözler, öyle mi. Belki sözcükler oluşacak zamanla, harfler (ki harfler nedir ki başka) iz iz yansıyacak, sonra sözcükler, cümleler. Sonra bu cümlelerle anlamlaşacak şeyler. Hatta, falanca zaman söylemişti bunu o, hatırlıyorum, böyleydi. Denecek. Yine de, hayat nedir ki başka. Sözlerin sarf edilmesinden, durup dururken. Sonra bu sözlerin anlamlandırılmaya çalışılmasından. Ama acıda, insanın insafıyla örülü bir şeyler var. Gölgede, belirsiz, ta eskilerden hız almış, her insanın yüzünde. Elbette, zalimde korku egemendir daha çok. Gösteriş, alçaklığın gösterisidir, böyle bu.
Sayfa 29 - Can YayınlarıKitabı okudu
Efkarlıydım çok. Efkar, keyfin kardeşidir ama. Üzüntü değildir, hayır. Keyif de neşe değildir, gerçi yakındır neşeye. Nasıl üzüntüye yakınsa efkar. Yine de bunlar başka şeylerdir. Keyif, sis basmışıdır neşenin. Efkâr da üzüntünün öylesidir. Sis
Sayfa 31 - Can YayınlarıKitabı okudu
Sözlerin öne geçtiğini hissetmiştim bir an için. Kurnaz, canlı sözlerin, biçim değiştirip durduklarını, beni ele geçirdiklerini. Esiri olduğumu, sözlerin. Beni düşünmüyorlardı hiç. Kendi halinde dökülüyorlardı ağzımdan, tutsaktılar sanki. Tutsaktılar, zayıfladığım bir vakti bekliyorlardı. Karanlıktı bulundukları yer, bu yüzden, cesaretin ne olduğunu da bilmiyorlardı. Cesaretin ne kadarının insana her zaman gerektiğini de. Işığı görünce bırakıvermişlerdi kendilerini, düşünmüyorlardı gerisini. Ben de nasıl şaşkındım ama. Gerçi biliyorum, sözlerin sarf edilmesinden başka bir şey olmadığını, hayatın. Ama bu kez galiba onlardı, beni sarf eden. Durup duruken. Ne istediğimi anlatıyorlardı bana. Dahası, duymuyorlardı bile beni. Nasıl duyacaklardı. Söz, bencildir. Duyma yetisi yoktur onun. İlk sözün kendisi olduğunu düşünür. Kim bilir, böyledir de.
Sayfa 40 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
161 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.