Nasreddin Hoca

Pertev Naili Boratav
Nasraddin Hace bir gün sabah namazını kılmağa mescide varur. Tekbir getürüp kılar. Hiç durmayup tekbir getürür. Biri aydur: "Hace! Sabah namazı dört rek'atdur. Sen ne çok kıldun!" dedi. Hace: "Anun içün çok kıldum ki Tanrı'yı borçlu eyleyem." der. - Estağfirullah!
Sayfa 172
Hoca merhum bir gün Temürlenk'in ma'iyyetlerinden birine: "İ'tikaadda mezhebin kimdir?" demiş. Herif cevaben, elini göğsü üzerine koyarak mütevazı'ane: "Emir Temür Gürkan!" demiş. Huzzardan biri: "Kuzum Hoca Efendi Peygamberi kimdir? Sor bakalım." demiş. Hoca: "Ne sorayım? İ'tikaadda imaını Topal Temür olursa Peygamberi mutlaka Cengiz-i hunriz olacaktır." demiştir.
Sayfa 332
Reklam
Hoca bir gün demiş ki: "İlmi-i tıbbın hulasat ul-hulasası şudur: "Ayağını sıcak tut, başını serin. Yemeğine dikkat et, düşünme derin."
Sayfa 328
Hikayet ederler ki Hoca kendi kadı iken bir 'avrat bir herifı kadıya getürüp aydur: "Efendi! Şu bir ecnebi herif beni tutdı, öpdi. Elbet de benim hakkımı hakk ey le." dedi. Hoca aydur: "İmdi, ne olmak gerek? Sen dahı herifı öp." demiş.
Sayfa 217Kitabı okudu
XVI. yüzyıldan bir Atalar Sözü kitabının yazarı, önsözünde, bir vesile ile "Ermişlerin biniti geyik, bilginlerin biniti eşektir" der.
Sabah namazını uzatmasının sebebini: "Allah'ı borçlu edeyim" diye açıklaması, "Tanrı misafiriyim" diye gelen adamı, evine buyur etmeyip mescide götürmesi...
Sayfa 35
Reklam
Felak-Nas.
Nasraddin Hoca bir gün mescide varmış. İmam evvel rek'atda kul e’zu bi-rabbin-nasi okumuş. Hoca da ayıtmış: "Ya ikinci rek' atda ne okursın, taşağum?" demiş.
Sayfa 128
Dostundan biri merhumdan bir az müddet va'de ile bir kaç akça istemiş. "Vallahi, birader! Vaktım yok, para veremem. Fakat, dostumsun. Va'de, ne kadar istersen vereyim." demiş.
Sayfa 244
Bir gün ... Meğer Hoca ramazanda oruç tutmaz imiş ... Lakin sahurda kalkup ta'am eder imiş ... Ahbabları ayıtdı: "Hoca Efendi'. Siz oruç tutmuyorsuz; niçün sahurda kalkup ta'am edersiniz?" dediler. Hoca ayıtdı: "Farzı terk etdüğime göre sünneti dahı terk mi edeyim?"demiş.
Sayfa 216Kitabı okudu
Üstadı, softalık esnasında Hoca'ya: "Nasara ne kelime?" demiş. Hoca derhal: "Masdar" demekle hocası: "Ne içün doğru cevab vermiyorsun?"demesi üzerine Hoca: "Fi'l-i mazi desem iş uzayacak. Çünki ma'lumu var, mechulu var, müsbeti var, menfisi var, müzekkeri var, müennesi var, müfredi var, cem'i var. Masdar ise böyle şeylerden azadedir; öyle dalı, hudağı yok. Masdar dersin, bir sözle kurtulursun." demiş.
Sayfa 339
Reklam
- Hocam ne yapıyorsun? Babanı defnediyoruz. - Babam ölmüş. Ben ne yaptığımı biliyor muyum.
Hoca Nasreddin Efendi, rahmet-ullahu 'aleyh, bir gün Temürlenk'in huzuruna dahil olup kemal-i cesaretle Akşehir beldesi namına ba'zı mutalebatta bulunur; hayli ağır ağır mutalebat ve teklifattan çekinmez. Temür yekpare ateş kesilerek: "Sen benim gibi büyük, mu'azzam, sahibkıran bir sultan-ı cihan-ı-muta'a karşı ne cesaretle böyle 'azim mutalebatta bulunabiliyorsun?" demekle Hoca: "Sen büyüksen biz de küçüğüz." demiştir.
Sayfa 321
Hoca bir hane yaptıracak olmuş. Komşuları, ahbabı gelüp her biri bir şekil ta' rif etmiş. Hem hepsi de ta' rifinin icrasında, ber-mu'tad, ısrar eylemiş. "Sen yaptırmazsan ben yine zorla yaptıracağım." diye Hoca'yı mecbur eylemişler. Artık Hoca bıkup kim ne dediyse öyle yapmış. Haneden başka her şeye benzeyen tuhaf bir bina vücuda gelmiş. İnşa'at bittikten sonra resm-i küşada dostlarını çağırmış: "Nasıl? Beğendiniz mi?" demiş. Hiç beğenmediklerini söylemişler. Hoca demiş ki: "Hah!.. İşte bu sizin ta'rif ettiğiniz vech ile yapıldı. Şimdi beni kendi halime bırakın; bu sefer de kendi bildiğim gibi yaptırayım."
Sayfa 278
Herifin biri soğuktan şikayet edermiş. Başka birisi de işidüp: "Canım! Bu insanlar da ne aca'ibdir. Soğuk olsa, soğuktur diye şikayet ederler; sıcak olsa sıcaktır diye söylenirler." yolunda herkesin söyleye geldiği lafı ortaya atar. Bu sözleri bir köşeden lakaydane dinleyen Hoca Efendi başını kaldırup o adama der ki: "Efendi! Sen öyle söylüyorsun, ama, bahar havasına kimin ne dediği var?"
Sayfa 256
Akşehir'de birtakım ehibba teferrüce gitmişlerdi. Ta'am edilüp orada bulunan büyük havuzdan herkes ellerini yıkayorlardı. Mahalle imamı dahi elini yıkarken kazara ayağı kaydığı gibi baş aşağı yuvarlanmış. Etraftan yetişerek herkes kenarda yarı beline kadar sarkup o kadar: "Ver elini!..." diye haykırmışlarsa da kendi kendine çıkınağa çalışıp bir türlü imdadcılara elini vermezmiş. Hoca bu hali görmekle: "Çekilin oradan! Siz onun yolunu bilmezsiniz. Herif boğulur, yine sizin emrinize ittiba' etmez. Çünki onlar asla verrneğe alışmamışlar. Bakınız, ben nasıl kurtarırım." diyüp cin hevliyle kendini kenara atmağa çalışan imamın olduğu hizidan elini sarkıtarak: "Bekir Efendi! Al elimi!" diyince imam heman: "Aman, birader! Hay Allah razı olsun!" diyüp şarparak Hoca'nın bileğinden yakalamış. Hoca da onu/ sahil-i selamete çekmiş, çıkarmıştır.
Sayfa 320
Resim