Nasrettin Hoca Gülütler

Aziz Nesin

Nasrettin Hoca Gülütler Sözleri ve Alıntıları

Nasrettin Hoca Gülütler sözleri ve alıntılarını, Nasrettin Hoca Gülütler kitap alıntılarını, Nasrettin Hoca Gülütler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir komsusu Hoca'dan, kısa bir isi için eşeğini ister. Hoca, - Değirmene gitti, burda değil... derken, ahırdaki eşek anırır. O zaman komşu, - Hani bur da değildi, anırıyor işte ... deyince, Hoca da şöyle der: - Şu ak sakalımla benim sözüme inanmıyorsun da, bir eşeğin sözüne mi inanıyorsun.
Hoca camide vaaz ederken, kadınların boyanmalarının günah olduğunu söylüyormuş. Dinleyenlerden biri, kendi karısının da boyandığını söyleyince Hoca, - Ama yaraşır haspaya! demiş.
Reklam
Yazamadım on dakikadır, karnım ağrıdı gülmekten!
Hoca'yı çok çirkin bir kadınla evlendirmişler. Evliliklerinin ilk sabahı Hoca sokağa çıkarken karısı, - Erkek akrabalarınızdan kimlere görüneyim, kimlere görünmeyeyim? diye sorunca Hoca, - Bana görünme de, demiş, kime görünürsen görün.
Sen Hoca'yi tanımamışsin Emir Timur
Nasrettin Hoca, Timur'a götürmek için bir kaz kızartmış. Ama yolda giderken dayanamayıp kazın bir budunu yemiş. Timur sofrada kazın bir ayağının eksik olduğunu görünce, - Hoca nerde bu kazın bir budu? diye sormuş. Hoca pencereden bakmış ki çeşme başındaki kazlar, bir ayaklarını karınlarına çekmiş, tek ayakları üstünde dineliyorlar. Hemen kazları Timur'a gösterip, - İşte, demiş, bizim memleketteki bütün kazlar tek ayaklıdır. Bu açıklamaya inanmayan Timur, yanına çağırdığı bir adamının kulağına bişeyler fısıldamış. Az sonra dışarda davullar, zurnalar, defler, dümbelekler, ziller çalmaya başlayınca, bunca gürültüden kazlar da korkup kaçışmışlar. Timur, - Bak Hoca, demiş, kazın ayağı öyle değil hepsi iki ayaklı ... Hoca, - Onca gürültü patırtıyı senin için çıkarsalardı, sen de dört ayaklı olurdun ... demiş.
Bilmece
Size soracağım bilmece şu: Hem doğumundan önce, hem ölümünden sonra yaşamış insan kimdir? Düşünün bakalım, bilirseniz dünyayı size vereceğim.
Hoca bigün çağrılı olduğu bir düğün evinde, buyur edildiği sofraya otururken, çiğnediği sakızı ağzından çıkarıp burnunun ucuna yapıştırmış. Ordakiler, - Aman Hoca, o nedir öyle? diye sorunca Hoca, - Ne yapayım, demiş, yoksulun malı gözü önünde gerek!
Reklam
Hoca akşam evine dönünce karısını yine somurtkan görür. - Yine neyin var yüzün gülmüyor. .. Neden suratını asmışsın? diye sorar. Karısı, - Başsağlığına gitmiştim, ölü evinden geliyorum da ondan ... deyince,Hoca, - İyi ama karıcığım, der, ben senin düğün evinden gelişini de bilirim.
Bigün Hoca mezarlıkta dolaşırken, iri bir köpeğin, mezar taşlarından birine siydiğini görünce, sopasıyla hayvanı kovalamaya yeltenip, "Hoşt," diye bağırır. Koca köpek dişlerini gösterip de hırlayınca Hoca alttan alıp, - Sözüm sana değil, der, geç yiğidim geç!
Ayağını Sıcak Tut :)
Hoca'ya hekimlik bilip bilmediğini sormuşlar : --Bilirim... demiş. --Nedir? diye sorulunca da şöyle demiş : -- Ayağını sıcak tut, başını serin. Kendine bir iş bul, düşünme derin.
Düşünene para yok
Hoca pazarda küçük bir kuşun on altına satıldığını görünce, kendi kendine, "Demek bugünlerde kanatlı hayvanlar çok para ediyor; bu küçük kuş on altın ederse, benim koca baba hindi yüz altın eder ... " der. Kümesteki baba hindiyi koltuğunun altına alıp pazara götürür. Fiyatını soranlara, - Yüz altın! der. Ama hiçkimse, beş akçeden fazla vermez. Hoca, - Bu ne iştir, şu kuçük kuşun fiyatı on altın ediyor da, onun yirmikatı büyüklüğündeki benim baba hindime on altın bile veren yok, der. Pazarcılar, - Hocam, derler, o küçük kuşun hüneri var; papağandır, konuşur. Hoca da, - Bunun da hüneri var, der, o konuşursa bu da düşünür.
Reklam
İçinde Olma
Hoca'ya sormuslar: - Cenaze götürülürken tabutun ne yanında olmalı: önünde mi ardında mı, sağında mı solunda mı? Hoca yanıt vermis: - İçinde olma da neresinde olursan ol...
Gülüt nedir? Gülüt, dinleyenleri yada okuyanları güldüren, çok kısa, alaylı, şakalı,yergili,güldürücü olan sözlü yada yazılı öykü demektir.
Bir toplulukta adamın biri kendini tutamayıp seslice yellenince, ayağını yere sürtüp yellenmeye benzer bir ses daha çıkarmış ki, yellendiği anlaşılmasın. Hoca, - Hadi sesini benzettin, demiş, ya kokusu?
Biraz da biz ölsek
O ramazan yaz sıcağına rastlamıs. Hoca'yı zengin bir bey iftara çağırmıs. Hava sıcak olduğundan, sofraya çorba yerine buzlu hosaf gelmis. Bey saka sever olduğundan, konuklarının önüne birer küçük çay kasığı koymus, kendi eline de koca bir kepçe almis. Kepçeyle buzlu hosafı her içisinde, - Oooh, öldüm ... dermis. Hoca bir bakmış, bes bakmış, sonunda dayanamayıp, - Efendi, demis, şU kepçeyi elden ele döndürsek de, biraz da biz ölsek...
Sen de haklısın!
Hoca kadılığı sırasında dinlediği davacıya, - Haklısın! der. Arkadan dinlediği davalıya da, - Haklısın! der. İçerden konusulanları dinleyen karısı,Efendi, bu nasıl is? Davacıyı dinledin haklısın, dedin. Sonra tam tersini anlatan dsvalıya da haklısın, dedin. Bu senin yaptığın haksızlık değil mi? deyince, Hoca bu kez karısına, - Karıcığım sen de haklısın! der.
76 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.