Nasrettin Hoca Gülütler

Aziz Nesin Etkinliği

Aziz Nesin'in doğumgünü 20 Aralık 1915. Bu yıl 107 yaşına basacak büyük yazar. Düşündüm ki bana okuma alışkanlığı kazandıran bu büyük aydın için bir okuma etkinliği yapalım. Şöyle aramızda. Aybaşında başlayalım, yılbaşında bitirelim. Böylece bir kez daha anmiş oluruz. Katılmak isteyen olursa kitap ismiyle birlikte lütfen belirtsin... 1-

Barış

This text has been automatically translated from Turkish. Show Original

A neighbor asks Hodja for his donkey for a short job. Teacher, - He went to the mill, he is not here... Then the donkey in the barn brays. Then the neighbor - When you say "Well, he wasn't here, he's just braying...", Hodja says: - You don't believe my words with my white beard, but the words of a donkey? you believe

Reklam

Barış

This text has been automatically translated from Turkish. Show Original

While Hodja was preaching in the mosque, he said that it was a sin for women to be painted. He was saying. When one of the listeners said that his wife was also painted, Hodja said, - But it suits a poor woman! said.

Barış

Yazamadım on dakikadır, karnım ağrıdı gülmekten!

This text has been automatically translated from Turkish. Show Original

They made Hodja marry a very ugly woman. The first morning of their marriage While Hodja was going out into the street, his wife said, - Among your male relatives, to whom should I be seen and to whom should I not be seen? saying When asked, Hodja, - Don't show up to me, he said, no matter who you show up to.

Barış

Sen Hoca'yi tanımamışsin Emir Timur

Nasrettin Hoca, Timur'a götürmek için bir kaz kızartmış. Ama yolda giderken dayanamayıp kazın bir budunu yemiş. Timur sofrada kazın bir ayağının eksik olduğunu görünce, - Hoca nerde bu kazın bir budu? diye sormuş. Hoca pencereden bakmış ki çeşme başındaki kazlar, bir ayaklarını karınlarına çekmiş, tek ayakları üstünde dineliyorlar. Hemen kazları Timur'a gösterip, - İşte, demiş, bizim memleketteki bütün kazlar tek ayaklıdır. Bu açıklamaya inanmayan Timur, yanına çağırdığı bir adamının kulağına bişeyler fısıldamış. Az sonra dışarda davullar, zurnalar, defler, dümbelekler, ziller çalmaya başlayınca, bunca gürültüden kazlar da korkup kaçışmışlar. Timur, - Bak Hoca, demiş, kazın ayağı öyle değil hepsi iki ayaklı ... Hoca, - Onca gürültü patırtıyı senin için çıkarsalardı, sen de dört ayaklı olurdun ... demiş.

Barış

Hoca bigün çağrılı olduğu bir düğün evinde, buyur edildiği sofraya otururken, çiğnediği sakızı ağzından çıkarıp burnunun ucuna yapıştırmış. Ordakiler, - Aman Hoca, o nedir öyle? diye sorunca Hoca, - Ne yapayım, demiş, yoksulun malı gözü önünde gerek!