Aristokrasinin sanatsal değerleriyle özdeşleştiler. Sanatı, bireyin yaratıcı zekasının ruhsal ifadesi olarak gördüler, sosyal program ya da siyasi fikirlerin bir aracı olarak değil; Rus sanatının Stasov'un liderliği altında bu hale geldiğine inanıyorlardı. Puşkin ve Çaykovski'ye olan saygıları bu felsefeden, sık sık ve ısrarla söyledikleri gibi "sanat için sanat" değil, fikirlerin sanat dünyası ile bütünleşmesi inancından kaynaklanı yordu.