Naziler ve Atatürk

Stefan Ihrig

En Eski Naziler ve Atatürk Sözleri ve Alıntıları

En Eski Naziler ve Atatürk sözleri ve alıntılarını, en eski Naziler ve Atatürk kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kemalist"siyaset yapma" tarzı-onurlu bir barış için itilaf devletleriyle savaşma-mükemmel bir "aktif siyaset"olarak görüldü.
Bir ulus bitkin ve umutsuz olunca artık atlamaz,koşmaz ve kendini kale gibi hissetmez;ama ardından,bir kış uykusundan sonra baharın uyanışı gelir ve uluslar damarlarında akan yeni özsuları hisseder,şaşırtıcı ve beklenmedik işler yapmaya hazır olur. Bunu en iyi Türklerde gördük.Bir an yerde yatıyorlardı,yıkılmışlardı ve bin yaradan kan akıyordu,yirmi yıllık kötü yönetimden ve iç savaştan bitkin düşmüş ve zayıflamışlardı.Sonra bütün dünyayı şaşırtıp,çok kısa bir zaman içinde yalnızca bağımsızlıklarını tekrar kazanmakla kalmayıp,bir Büyük Güç olduklarını kanıtlamayı da başardılar.
Reklam
İnönü,Türk hapishanelerindeki bütün Rumların serbest bırakılması talebine,Mahatma Gandhi de dahil,İtilaf hapishanelerindeki bütün"Doğulular"ın serbest bırakılmasında ısrar ederek karşılık vermişti-böylece İtilaf devletlerine sorun yaratmanın yanı sıra,Hint iyi niyetini de kazanmıştı.
Erken Nazizmin yalnızca bazı “Türk bağlantıları” yoktu, bütün arka plan atmosferi de bir bakıma “Türkiye” ile doluydu. Liman von Sanders gibi bazı “Alman Osmanlılar” ya da Hans Tröbst gibi “Alman Türkler” burada zaten su yüzüne çıktı; ama Türkiye ile ilgili bir farkındalığın yaratılmasında etkili olan ve Weimar’ın yanı sıra Nazi siyasetinde de etkili olan çok sayıda “Alman Osmanlı” vardı. Ama hiçbir zaman, Nazizmin “Rus bağlantı”sında olduğu gibi, örgütlü bir gücü temsil etmediler.
Sayfa 140Kitabı okudu
“Türkiye Dünya Savaşı’nda bizim müttefikimizdi. Jön Türkiye’nin büyük mahir yaratıcısı, o zaman şansın terk ettiği ve kaderin korkunç sillesini yemiş müttefiklerin ayaklanması için harika bir rol model sunan ilk kişiydi.”
Türklük yavaş yavaş ölüyordu; ama boyun eğdirilmiş ıvır zıvır halklardan boşalan zehirden, Akdeniz kıyısındaki halkların, Levantenlerin, Rumların, Ermenilerin ve dirençli yabani otlar gibi her yeri kaplayan Yahudilerin o ünlü tükürüğünden ölüyordu
Reklam
Ben bir Hıristiyanım ve ‘komşunu sev’ buyruğuna uyarım ve diyorum ki, Türkler Ermenileri öldüresiye dövdüklerinde doğru iş yaptılar...”
Alman milliyetçiler, özellikle Berlin'de Jön Türk Devrimini ve Enver Paşa’yı kutladı; öyle ki, bazı yazarlar 1908'den hemen sonra bir Alman “Türk humması”ndan (Türkenfieber) söz etti. Alman milliyetçiler Boğaziçi kıyılarında olup bitenlerin 19. yüzyılda Almanya'da ve İtalya’da olanlara benzediğine, Almanya’nın güneydoğudaki ortağının güçlenmesine yol açacak bir ulusal canlanma süreci olduğuna inandılar.
Enver Paşa’ya ”Türk Moltke," hatta Talât Paşa'ya “Türk Bismarck" denildi. Ama yalnızca Enver Paşa yenilenen Osmanlı İmparatorluğunun simgesi ve Almanya'da tanınan bir medya şahsiyeti haline geldi. Adı, Enver Bey sigaralarının bir reklamı olarak çift katlı Berlin otobüslerinin üzerinde yer aldı ve Potsdam’da bir köprüye onun adı verildi. I. Dünya Savaşı sırasında Doğu cephesine giden Alman trenlerin yan taraflarına tebeşirle "Enverland" yazıldı. 1920’de Alman gazeteleri, herhangi bir açıklama yapmadan Enver'in son savaştaki hedeflerine işaret edebiliyor ve Alman kamuoyunun, neden söz edildiğini bilmesini bekleyebiliyordu.
II. Wilhelm. “güneşte bir yer" arayışında Osmanlıların cok önemli olduğunu düşündü. Özellikle Bismarck sonraki Kaiserreich, Osmanlı İmparatorluğuyla bağlantılı bir dizi politika izlemişti. Bir yanda, Almanya’yı Hint Okyanusuna bağlayacağı düşünülen ve dolayısıyla ekonomik çıkarları Büyük Güç özlemleriyle birleştiren Bağdat Demiryolu ve diğer demiryolu projeleri vardı. Diğer yanda, Jön Türk Devriminden on yıl kadar önce Osmanlı İmparatorluğuna resmi ziyareti sırasında kendisini bütün Müslümanların koruyucusu ilan eden II. Wilhelm vardı. Dünya Müslümanları için Almanya'nın özel rolü, I. Dünya Savaşında Ortadoğu'daki Alman propagandasının. “Almanya’da yapılan cihat" denilen temel bileşenlerinden biriydi. Daha somut biçimde Alman iskân projelerinde somutlaştığı şekliyle, Almanların başka “Doğu hayalleri" de vardı.“ Bütün bu projelerin ve hayallerin hiçbiri çok başarılı olmamasına rağmen, I. Dünya Savaşının baslangıcında iki imparatorluk arasında derin bağlar vardı. Osmanlı İmparatorluğunun Almanya'nın safında savaşa girmesi çoğunlukla iddia edilenden daha az şaşırtıcı ve daha az “son dakika" kararıydı.
287 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.