Tuğrul Tanyol'un şu tümcesi ise Nâzım Hikmet'in şiirini beğenen, ama "kavga adamı" kişiliğini benimsemeyen 80 sonrası şairlerinin görüşünü oldukça iyi özetliyor:
"Onda bir şairi değil bir devrimciyi, bir yoldaşı bulmak isteyenler, onu büyük şair olarak putlaştıranlar, onun gerçekten ne büyük bir şair olduğunu asla anlamadılar."
Nâzım Hikmet’i tanımanın tek sağlıklı yolu, herhalde, kendi ürünlerini okumak... Şiirlerini, oyunlarını, romanlarını, öykülerini, yazılarını, mektuplarını...
Onu anlatan kitaplardan, özellikle de anılardan sakınmak gerekiyor
Yanılma özgürlüğümü yitirmek istemem. Sorular sorup yanıtlar aramanın tadı bambaşkadır. Bir yanıt bulabilirsem, bunun doğru yanıt olduğunu da düşünmem. Başka bir söyleyişle, bir yanıt bulmak değil de, bit yanıta yaklaşmaktır yaptığım.
İyi mi, kötü mü bilmiyorum, ama Nâzım’ın herkesi mutlu etmek isteyen bir yanı vardı. Onunla ilişkisi olan bütün kadınların kendilerini “en çok sevilen” olarak görmelerini ben hiç yadırgamıyorum.