Nâzım üstüne

Abidin Dino

Oldest Nâzım üstüne Quotes

You can find Oldest Nâzım üstüne quotes, oldest Nâzım üstüne book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Nazım
Bir şiirinde, "Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?" diye bir dizesi vardır. O gün bugün, bu soru sökülüp atılması olanaksız bir biçimde bedenime yapışmış gibidir. Tabii, şiirinde bu soruyu sorarken, mutluluğun resmini yapamayacağımı biliyordu Nâzım. Bu mutluluk imgesi şiirde de olanaksızdı. Yaşanan günler buna izin vermiyordu.
Sayfa 8 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Bir gün yayımlanacak ilk kitabını resimlemek isteyip istemediğimi sordu. Kitabın adı: Sesini Kaybeden Şehir’ di. Bu kitap için birtakım şeyler çiziktirdim. Sanırım pek fena olmadı. Hayatım boyunca Nâzım'ın son günlerine değin, hatta ölümünden sonra da onun yapıtıyla olan bu karşılıklı ilişki devam etti. Bir şiirin'de, “Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?" diye bir dizesi vardır. O gün bugün, bu soru sökülüp atılması olanaksız bir biçimde bedenime yapışmış gibidir. Tabii, şiirinde bu soruyu sorarken, mutluluğun resmini yapamayacağım biliyordu Nâzım. Bu mutluluk imgesi şiirde de olanaksızdı. Yaşanan günler buna izin vermiyordu.
Sayfa 7 - Sel Yayıncılık, 2005, 3. BaskıKitabı okudu
Reklam
Bursa Cezaevi'nde yeni gelen herkese "üstat" diye hitap ediliyordu. Ben bugün bile "Bursa Okulu"nda yetişmiş birinin bir siyasal tartışma sırasında bazı sözcükleri vurgulayış biçiminden, yaptığı bir el hareketinden hemen tanıyabiliyorum. Aslında Bursa Cezaevi'ne damgasını vuran, Nâzım'dı; anasını, babasını, karısını ve çocuklarını bile öldürmüş olsa her tutuklu orada "Nazım'la birlikteydi. Yalnızca Nâzım, yerel güçlerm' göz yumması sayesinde belirli ölçüde hakem olma durumunu koruyabiliyordu. Nâzım orada iki bakımdan kutsal bir kişiliğe sahipti; önce, sözün neredeyse büyülü ritmine egemen olduğu için' Anadolu'da her şaire saygı gösterilirdi; sonra, Nâzım Hikmet tek başına hükümete kafa tutuyordu; otoritelerden korkmak bir yana, tersine, hükümet de polisleri de Nâzım'dan korkuyordu.
Sayfa 12 - SelKitabı okudu
Nâzım cezaevin'deki zavallı, okuma yazma bilmeyen köylüler arasında hakem, onların yargıcı, hukuk danışmanı, arzuhalcisi olmak zorunda kaldı. Bu arada şairliğe, yazarlığa, hatta ressamlığa özenen ve Nazım’ın eğitiminden geçen bazı genç tu- tukluların adı anılabilir. Dolayısıyla Nâzım Memleketimden İnsan Manzaraları'nı, her şeye karşın İkinci Dünya Savaşı’nın kargaşalarının içeri sızıp yankı bulduğu bu kapalı dünyada tasarladı. Bu yapıtın dokuz bölümünü 1942-1950 yılları arasında burada kaleme aldı.
Sayfa 13 - SelKitabı okudu
Nâzım Hikınet'ın' sürdürdügu“ açlık grevi Ankara'da ve İstanbul'da ilk sırada yer alan siyasal olay haline geliyordu; Seçimler yaklaşıyordu, iyi de bu açlık grevi nereden çıkmıştı şimdi? Hiç sırası değildi, bir sürü tatsız anıyı anımsatıyordu. Türkiye’de şairin lehine yazılar yazılıyor, protestolar yapılıyor, imzalar toplanıyordu; öte yandan da Paris’teki genç Türk öğrencilerin gecikmeden başlattığı ve Tristan Tzara’nın, Aragon’un ve tüm Fransız solunun kuvvetle desteklediği bir kampanyanın etkisiyle dünya kamuoyu tepki veriyordu.
Sayfa 17 - SelKitabı okudu
Sıradan kişiler onu hemen yıkıcılıkla suçladı. Nâzım Hikmet’in şiiri yıkıcı mıydı? Her büyük şiir yıkıcıdır; onun şiiri de tam anlamıyla yıkıcıydı. Gerçekten de güzellikle gerçeğin bir araya gelişinden daha yıkıcı ne olabilirdi? Nâzım güzel ve gerçekti, halk için de gerçek bir tehlike oluşturuyordu; en azından yalnızca bayağılığın vatanseverlik olabileceğini düşünen otoriteler için bu böyleydi. Nâzım'a gelince o, karşıt görüşün yaşayan kanıtıydı, bu onların huzurunu kaçırıyordu.
Sayfa 34 - SelKitabı okudu
Reklam
151 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.