You can find Most Liked Ne Demiş Dostoyevski books, most liked Ne Demiş Dostoyevski quotes and quotes, most liked Ne Demiş Dostoyevski authors, most liked Ne Demiş Dostoyevski reviews and reviews on 1000Kitap.
Geyiğin aslanla yan yana yattığını, öldüren insanın ayağa kalkıp katiliyle kucaklaşmasını görmek isterim.
Dünyanın böyle kurulmasının nedenini herkes birdenbire anlayacağı anda ben de orada olmak istiyorum.
Bütün dinlerin temeli bu isteğe dayanmaktadır
Eğer mahpusların ellerinde para elde edebilmek için hiçbir imkan olmasaydı, her türlü ihtiyaçları devlet tarafından karşılandığı halde hapishanede ya çıldıracaklar, ya da sinekler gibi miskince ölüp gidecekler di. Belki de, yeniden, görülmemiş derecede ağır birtakım suçlar işleyeceklerdi. Bunu kimisi can sıkıntısın dan, kimisi de bir an önce idam edilerek yok olmak için ya da hiç olmazsa, hapishanedeki söyleyişle "kaderini değiştirmek" maksadıyla yapacaklardı. Oysa her birinin dünkü hayatlarında, içki sersemliği gibi, bulanık, ağır birer hikaye vardı.
İç dünyada uyanan suç işleme isteği, toplumun suçuysa eğer, suçluya cezayı veren gene neden toplumun kendisidir. Suçlu, toplum düzeni için ve bireysel karmaşasının ortadan kalkması için kendini feda edendir. Cezayı zaten kendi kendine verecektir.
‘’ Hayalci ve sabırsız bir insan kurtuluşu her şeyden önce kendi dışındaki olaylarda arar. Bu da gayet tabiidir. Sanki gerçek kendi dışında bir yerde, belki de tarihe geçmiş ciddi siyasi örgütleri, kurulu içtimai ve medeni düzenleri olan Avrupa ülkelerinden birindedir. Ve o gerçeğin her şeyden önce kendi içinde olduğunu hiçbir zaman anlamayacaktır.
Nasıl anlayabilir ki bunu? Tam bir yüzyıl boyunca o, kendi ülkesinde kendi olmaktan çıkmıştır. Çalışmayı unutmuştur, kültürü yoktur, manastırdaki kız öğrenciler gibi kapalı duvarlar arasında yetişmiştir ve aydın Rus toplumunun on dört sınıfından hangisine dahilse, o sınıfın garip, anlaşılmaz görevlerini yerine getirmiştir. Şimdi ise o, kökünden koparılmış, havada uçuşan bir yaprak gibidir. Evet, vatanını sever ama ona güveni yoktur. Tabii ki milli ülkülerden söz edildiğini duymuştur ama onlara inanmaz. O sadece kendi memleketinde herhangi bir iş yapmanın tamamen imkansız olduğuna inanır ve böyle bir şeyin olabileceğine inananlara acıma ile karışık bir alayla bakar. Bu acı çeken vatansızlar bazen ruhen köleliğe o kadar yatkındırlar ki!’’