Antik Çağ’ın Mirası ve Doğu

Neden İslam’ın Orta Çağı Yoktu ?

Thomas Bauer

Oldest Neden İslam’ın Orta Çağı Yoktu ? Posts

You can find Oldest Neden İslam’ın Orta Çağı Yoktu ? books, oldest Neden İslam’ın Orta Çağı Yoktu ? quotes and quotes, oldest Neden İslam’ın Orta Çağı Yoktu ? authors, oldest Neden İslam’ın Orta Çağı Yoktu ? reviews and reviews on 1000Kitap.
Daha önce kısaca değinilen bir örneğe geri dönecek olursak, Orta Çağ'ın son derece dine bağlı olduğu düşünülmekte ve bu çağ gerçekten de dinin en güçlü şekilde egemen olduğu çağ olarak kabul edilmektedir. Bu durum romantik biçimde yüceltilmiş ya da yalnızca Yeni Çağ ile kurtulduğumuz, insan ruhunun korkunç bir karanlığı olarak yargılanmıştır. Durum ne olursa olsun bir yargıya varılmıştır ve bu yargı, bu genellemede kesinlikle yanlıştır. Orta Çağ köylüleri, zanaatkârları ve denizcileri de muhtemelen 19. yüzyıldaki akranlarından daha dindar değillerdi ve gerek reformları gerekse din savaşlarıyla Erken Modern Çağ, dini açıdan daha hareketli bir dönemdi. Hindistan'ın Orta Çağ'da (eğer orada bir Orta Çağ varsa), bugün olduğundan daha dindar olduğu da oldukça şüphelidir. Albrecht Koschorke'nin belirttiği gibi, Orta Çağ'a dini açıdan anlam yüklenmesi, aydınlanmış ve sekülerleşmiş bir modernite inşasının yan etkisidir. “Eğer insanlık, isteğe bağlı olarak daha aydınlanmış ya da inançsız olacaksa, o zaman önce ya olgunlaşmamış ya da dindar olması gerekir.”9 Bu durum, 19. yüzyıl için kesinlikle geçerli değildir. “ Artık, 19. yüzyılın, küresel ölçekte görülen bir çağ olmayışının yanı sıra, Batı Avrupa'da bile dini faaliyetlerin azaldığı bir yüzyıl olmadığı da büyük ölçüde kanıtlanmıştır.” Fakat çağlar arasında geri gidildiğinde bile dini açıdan kırılmalar görülür. “Bu durum, en azından Orta Çağ insanına dini açıdan güvenliği garantilemeyi gerekli kılar.”
“Orta Çağ” hiçbir zaman masum bir kavram olmadı. En başından beri, Antik Çağ'ın aydınlık dünyasının ve Rönesans'ın yeniden aydınlanmış dünyasının, karanlık bir çağa karşı çıktığı yönünde karalayıcı bir görüş hâkimdi. Bu görüş olmasaydı, bu kavram da kabul görmezdi. Bu görüşün olumsuz çağrışımı sonradan ortaya çıkmadı, aksine, başından beri mevcuttu. Bu olumsuz çağrışımın, Orta Çağ olarak tanımlanan dönem hakkında yanlış çıkarımlara yol açtığından daha önce bahsedilmişti. Küçültücü bir anlama sahip olma potansiyeli nedeniyle bu kavramın, çağdan bağımsız kullanılması da mümkündür. Orta Çağ kavramı, gerçek zamansal bağlamından ne kadar koparılırsa, bühtanın da o nispette etkili olduğu açıktır.
Reklam
— Kavramın ve “Orta Çağ'a geri dönüş” söyleminin bu şekilde kullanımına dair sayısız başka kanıt bulmak için uzun bir araştırma yapmaya gerek yok. İnternette İslam karşıtı nefret sitelerine göz attığımızda, örnek vermek gerekirse, Almanya'nın “birkaç yıl içinde Müslüman bir ülke olacağını, bir tür İslami Orta Çağ/ın başladığı, kadınların başörtüsü takmak zorunda oldukları, erkeklerin acımasız, kaba maçolar oldukları, kadınların hiçbir hakka sahip olmadıkları, sokaklarda linç kanununun hüküm sürdüğü, ifade ve basın özgürlüğünün artık geçerli olmadığı, despotizmin demokrasinin yerini aldığı, duanın çalışmaktan daha önemli olduğu, zalimlerin hayatımızı tehdit ettiği bir ülke olacağını” görüyoruz.” Elbette okuyucularının çoğunun da farkında olması gereken bu tür saçma ifadelerin üstesinden gelmek zordur. Ancak bu ifadeler, Islam ile bağlantılı olarak kullanılırken kavramın nasıl kirletildiğini açık bir şekilde göstermektedir. Ayrıca Orta Çağ kavramının tamamen olumsuz bir çağrışımı da yoktur. Bunun yanında okuyucularına harika bir “Orta Çağ'a dönüş” deneyimi vadeden internet siteleri de bulunmaktadır. Ancak şövalye yemeklerini, Orta Çağ pa-zarlarını ve benzeri gösterileri duyuran bu sayfaların akıllarında her zaman Avrupa vardır. Öte yandan İslami Orta Çağ'a dönüş, her zaman uçuruma yuvarlanmayla eşdeğer algılanır.
Orta Çağ kavramının büyüleyici yanı, “ötekiler”i aynı anda “kendi”ne dönüştürme gücüdür. Tang dönemi, sadece Çin'in bulunduğu yerdedir. O halde Şarlman, Tang dönemine ait değildir. Hâlbuki Orta Çağ'da ikisi de benzer özelliklere sahip olmalıydılar. Orta Çağ (esasında) sadece Avrupa'nın olduğu yerdir, kısmen Çin'dedir ancak kesinlikle Maya ve Azteklerin olduğu yerde değildir. Fakat bu kavramı Yakın Doğu ve Orta Asya İslam toplumları için kullanırsak, bu kültürleri kendi tarihimiz için gasbetmiş oluyoruz ki bu da evrensel bir model haline geliyor. Orta Çağ terimi hem ayrıştırılmış hem de gasbedilmiştir. Bu konu, aşağıdaki bölümde daha ayrıntılı bir şekilde ele alınacaktır.
Orta Çağ kavramının son derece Avrupa odaklı olduğunu söylemeye bile gerek yok. Neticede bu kavram, Avrupa'da, özellikle Avrupa koşulları için icat edildi ve burada, tarih yazımı konusunda Çin'in değil, Avrupa'nın çağlarının evrensel olarak geçerli ve önemli sayılmasına karar verildi.Ancak, terime siyasi anlamda da kışkırtıcılık veren bir şey var.
Orta Çağ kavramı, münferit bir sorun değildir. Bu kavramın, Yeni Çağ algımız üzerinde doğrudan bir etkisi olduğu için, siyasi meselelerde de doğrudan sonuçları bulunmaktadır. Yani Yeni Çağ'ı kavramak için uzun zamandır farklı ve oldukça tartışmalı yaklaşımlar mevcuttur. Buna örnek, Shmuel N. Eisenstadt'ın çoklu modernlikler kavramı (bunun eleştirel olarak ele alınacağı yer burası değildir) verilebilir * Bununla birlikte, Hegelci tarih anlayışına dayanan bir Yeni Çağ modelinin, hem toplumun anlayışında hem de bilimin diğer birçok alanında şaşırtıcı derecede zorlu olduğu kanıtlanmıştır. Buna göre bir toplum, ancak Rönesans, Reform ve Aydınlanma'nın Avrupa'dakine benzer gelişim adımlarını izlerse ya da askeri müdahale yoluyla da olsa Batı modernizmini kayıtsız şartsız benimserse Modern Çağ'a ulaşabiJir. Bu itibarla, Afganistan ve Irak'ın “Orta Çağlaştırılması” kesinlikle ABD müdahalelerinin daha makul görünmesine katkıda bulunmuştur.
Reklam
176 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.