Merhabalar!
Bir gün içinde ve elimden bırakamadan çok sevdiğim bir yazarın kitabını bitirdim biraz önce. Orwell’la 1984 ile tanıştım ve hiç pişman olmadım. Benim için vazgeçilmez bilimkurgulardan biri oldu. Daha sonra Hayvan Çiftliği’ni okudum ve bayıldım ona da.
Aradan baya zaman geçti ve Orwell damarım tuttu, iyi ki tutmuş, bu kitapta benim için unutulmazlar arasında yerini aldı çoktan. 1984 ve Hayvan Çiftliği’nin izlerini görebileceğimiz ve Orwell’ın ironik mizah anlayışını bolca sergilediği çarpıcı bir eser bu kitap.
George Bowling, 45 yaşında evli ve iki çocuklu, göbeğinin çapı giderek genişleyen, ev geçindirme telaşası içinde kavrulan, bunalmış bir sigortacı.
Yeni aldığı takma dişleriyle sokaklarda gezinirken çocukluğundan itibaren iki büyük savaş içinde geçen ömrünü anlatıyor bize. Henüz ikinci savaş ayak basmamış dünyaya, ama eli kulağında. İlk savaştan gazi olarak kurtulan Bowling’in ikinci bir savaşı daha görmeye niyeti yok ve bunu çok korkunç buluyor. Hitler’den, Stalin’den ürküyor. Savaşa alıştırılan masum çocukları vatan sevgisi olarak görmüyor, saçmalık deyip geçiştiriyor içinde. Karısı ve çocuklarından bunalmış bu sıkkın sigortacı, bize geçmişi anlatırken eski köyünü özlüyor ve oralara gidiyor. Peki gördükleri karşısında ki tepkisi ne olacak? Her şey eskisi gibi kalmış mıdır sizce?
Güldüren ardından da düşündüren, yoğun bir dile rağmen sürükleyiciliğini hiç kaybetmeyen ve kaçırılmaması gereken bir Orwell yapıtı.
Mutlaka okuyun ve okutun.
Hoşçakalın, sevgiyle ve kitaplarla kalın.