Divan Edebiyatı, başka bir deyişle Eski Türk Edebiyatı beni her zaman için en çok cezbeden, bende merak uyandıran ve muhteşem bir keyif veren bir mecra olmuştur. Bu mecrada karşıma çıkan her isme, her şiire ayrı ayrı çok ilgili olmakla beraber Fuzûli ve Nef'î bende doruk noktasıdır. Birbirinden çok çok farklı iki isim.. Birbirine oldukça ters iki anlayış..Biri acının, ızdırabın şairi, diğeri hiciv, fahriye ve kaside ustası.. Biri acısını iliğimize kadar hissettiren, kelimelerle dans eden bir usta, diğeri devrin en korkusuz, en cesur şairi...
Birbirinden farklı, muhteşem ötesi iki isim...
Fuzûlî çok önceden Leyla ile Mecnun'undan bildiğim ve çokça da beğendiğim bir isimdi. Fakat Nef'î hakkında ne detaylı okuma yapmışlığım vardı ne de oturup şiirlerini karıştırmışlığım. Tek bildiğim 4. Murad döneminde boğularak öldürüldüğüydü. Okuduğum tek eseri de Peygamber Efendimiz'i övmek amacıyla yazdığı fakat yaklaşık 30 beyit boyunca kendi sözünün muhteşemliğini vurguladığı 'sözüm' redifli kasidesiydi. Bu kitapla çok daha fazla bilgiye ve enfes gazellerine de erişip okumuş oldum. Çok daha fazlası için en kısa zamanda Dîvan'ını karıştırmayı planlıyorum. Dîvan'dan önce hayatı hakkında yeterli bilgi sunacak bir kaynak olmuş kitap.
Haluk İpekten'in Eski Türk Edebiyatı alanında yaptığı tüm çalışmaları ayrı bir değere sahip olmakla birlikte bu şairleri tek tek işlediği ve şiirlerini şerh ettiği kitapları çok daha başka oluyor. Hiç sıkılmadan okuyorum. İlgililerine önerilir kesinlikle :)