Bir gün baban yaşında bir adam şükranla ellerini öpecek, ertesi gün bir başkası nefretle suratına tükürecek. Sen elinden geleni yaptıysan ne teşekkürlerin önemi var ne de küfürlerin.
Bunu kim söylemişse doğru söylemiş: 'Biz cerrahlar gerçekten sadece yarayı açıp kapatıyoruz, kimin yaşayacağına, kimin öleceğine başka bir şey karar veriyor.'
'Bir gün baban yaşında bir adam şükranla ellerini öpecek, ertesi gün bir başkası nefretle suratına tükürecek. Sen elinden geleni yaptıysan ne teşekkürlerin önemi var ne de küfürlerin.'
' Bizimki gibi bir iş laf olsun diye yapılmaz. Tıp insanın iliklerine işler, öyle çıkarıp atamazsın kolay kolay. Yaşam tarzın olur ki olmalıdır. Yoksa olmaz. Hem kendini bitirirsin hem başkalarını.'
Neden doktorların sorunlu ilişkileri vardır, hiç düşündün mü? Doktorlar yürümeyen beraberliklerinden , stresli ve zor bir iş hayatını ve bunu tolere edemeyen eşlerini sorumlu tutar ama aslında ilgisi yoktur. İlişkilerde bile doktorculuk oynamaya devam ederler. Hayatlarına girenler ya temelden patolojiktir ya da hepsi birer yaralı ruh. Hekimlik içgüdüsü ve iyileştirme dürtüsü ele geçirmiştir ruhunu doktorun ve severken de sevişirken de tedavi etmeye çalışır. İyileştirmeye çabalar. Eğer beceremezse bunu kabullenmesi zordur ama kabullenene kadar uğraşır. Kabullendiğinde başarısız olduğu bir başka vakadır unutması gereken ve unutur. Becerirse de artık işi bitmiştir. Hepsi bu. Biten tedavisinin ardından cazibesini yitirir öteki, iyileşmiştir artık. O artık bir başka yaralı ruha doğru yürümeye başlar.