"Ve karar verdik. Ne oy verme söz konusuydu ne de büyük bir seçim. Elektrikli tabloya yazdırıp uzun uzun ona baktık ve sonra herkes uyumak için evlerine gitti. Sonraki gün, hepimiz hemfikirdik. Biz NetFlix.com'duk.
Kusursuz değildi. Kulağa biraz pornomsu geliyordu. Ama yapabileceğimizin en iyisi buydu."
"Ofisimiz açık bir mesaj gönderiyordu. Bu bizimle ilgili değil müşterilerle ilgili. Orada çalışmanın nedenleri dışarıdan gelen ikramiyeler ya da ücretsiz yiyecekler değildi. Çalışanlar arasındaki uyum ve insanları kamçılayan mücadeleydi, zamanını zor ve ilginç sorunları zeki insanlarla çözerek geçirme fırsatıydı.
Güzel bir ofis istediğiniz için bizimle çalışıyor olamazdınız. Bizimle anlamlı bir şeyler yapma fırsatını yakalamak istediğiniz için çalışırdınız."
"1997'nin sonbaharında Netflix ofisinde bulunmuş olsaydınız, bir bilgisayar kurdunun bodrumdaki odası ya da bir politikacının yol üzerindeki savaş harekât karargâhının benzeri bir oda görürdünüz. İstediğimiz şey de buydu."
"Ben üst kata çıkıp hava kompresörünü kapattıktan sonra treni tezgâhtan hayranlıkla alıp rafa yerleştirirdi ve yenisine başlardı.
Zaman içerisinde babamın sevdiği şeyin treni tamamlamak olmadığını anladım. Yıllarca süren emeği seviyordu. Matkap tezgahı ve freze makinesinde geçirdiği saatleri ve torna tezgâhında geçirdiği günleri."